Anneke Smelik

Feminist Sinema ve Film Teorisi author
Author
1.0/10
3 People
6
Reads
0
Likes
907
Views

Featured Anneke Smelik Posts

You can find Featured Anneke Smelik books, featured Anneke Smelik quotes and quotes, featured Anneke Smelik authors, featured Anneke Smelik reviews and reviews on 1000Kitap.
Lezbiyen feministler, psikanalitik feminist film teorisindeki heteroseksüel tarafgir yaklaşıma ilk karşı çıkanlar arasındaydılar. İşin aslı, feminist film teorisi -çok sert eleştirdiği Hollywood sinemasından pek de farklı olmayan bir şekilde- heteroseksüellik dışındaki temsilleri kavramakta yetersiz görünüyordu
Eğer kadın sanatçılar aslında dişil cinsel organı görsel imgeler halinde sunma kabiliyetine sahiplerse, bu durum gündeme temsil edilebilirlik meselesini getirmektedir. Bu türden bir feminist sanatın sırf var olması, Freud'un 'temsil edilebilirlik' mekanizmasının aynı zamanda saygı görülebilirlik anlamına da gelebileceğini
Reklam
Tecavüz sahnesindeki vahşi şiddet, örtük yönetmence epey öne çı­karılmıştır. Sahne, yakın plan çekimlerin montajlanmasıyla çekilmiş­tir ve yere yakın konumlandırılan kamera, mücadele halindeki bedenlerle birlikte hareket eder. Henrik, Magda'nın kafasını duvara çarpıp onu yere yatırır ve öyle ırzına geçer. Adam mutfak zeminine yatırdığı
"Medusa'yı görmek için tek yapmanız gereken, doğruca ona bakmak. Ve o ölümcül değil. Güzel bir kadın ve gülüyor." (Helene Cixous)
Üzerinde siyah elbise olan beyaz bir kadın, kameraya arkası dö­nük halde uçsuz bucaksız çorak bir araziye bakmaktadır. Derken, yavaş yavaş konuşan tekdüze bir dişil dışses duyarız: Babamın gözünde hayatım boyunca bir hiçtim. Her akşam günbatımında, koyun eti, patates ya da balkabağının ardında yüzlerimiz birbirine dönük otururduk. Sessizlik içinde birbirimizle yüzleşmiş olmalıyız. Konuşmuş olmamız mümkün mü? Hayır. Kadın büyük sarkaçlı bir saati kurar, ardından usulca babasının akşam yemeğini koyar. Dışses, "Dışarıda hiç düşman bulmadığım için kendimden bir düşman yarattım," derken, kadın pencereden dışarıya, kurak, toz toprak içindeki açıklığa bakar. Yaklaşmakta olan bir fırtınayı andıran ses giderek yükselir, kadın iki eliyle başını kavrar. Ertesi sabah, yine sessizlik içinde babasının kahvaltısını hazırlar. Baba kız verandada yan yana oturmuş, sessizlik içinde uzaklara bakarlarken Dust'ın açılış jeneriği dönmeye başlar. Marion Hansel'in filmi 'babalanma' ithafıyla başlar.
Cinsel arzu, bilme arzusuyla, diğer bir deyişle hakikat arayışıyla çok yakından bağlantılı­dır. Anlaşılmaz olanı çözme arzusu, özünde eril bir arzudur, çünkü dişil özne gizemin ta kendisidir. 'Kadın' sorulandır ("bir kadın ne ister?") ve kendisi soru yöneltemediği gibi, kendi arzusunu anlaşılır da kılamaz. De Lauretis'e göre, farklılıklar inşa etmek ve her metne kendine özgü cinsel farklılık ögeleri katmak, anlatının bir işlevidir. Bu yüzden, anlatı tamamıyla ödipaldir, çünkü eril ya da dişil okuru, erkeği fail, kadınıysa yabancı olarak atayan ikili bir karşıtlığa göre inşa eder. Anlatı içerik olarak değil, rolleri ve farklılıkları, dolayısıyla iktidarı ve konumları belirleyen yapısı açısından ödipaldir
Reklam
Geri14
50 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.