"Osmanlı soyuna sadakat hanedanın tarihi boyunca hiç sarsılmamıştır; yeterli özelliklere sahip olsun veya olmasın hükümdar çıkardıkça, başka bir hanedanın getirilmesi hiç bir zaman ülkede akla gelmemiştir."
"İran'da Şah İsmail de kızını II.Bayezid'in torunu Murad ile evlendirerek Osmanlı imparatorluğuna halefiyette bir yer sahibi olmayı istemiş ancak herhangi bir fayda elde edememişti."
"Osmanlı soyuna sadakat hanedanın tarihi boyunca hiç sarsılmamıştır; yeterli özelliklere sahip olsun veya olmasın hükümdar çıkardıkça, başka bir hanedanın getirilmesi hiç bir zaman ülkede akla gelmemiştir."
"II.Mehmed'in tahta çıktığı sırada beşikteki kardeşi Ahmed'i katlettirmesi sarayı öyle sarsmıştı ki kabahati emri yerine getiren subayın üzerine atmış ve o da ihanet suçlamasıyla idam edilmişti."
Böyle önemli bir kitabın tercümesi daha bütüncül olabilirdi. Tercüme kötü değil fakat bazı cümlelerde dilden dile anlam kayması mevcut ya da anlamlar müphem.
Kitap Usuller kanunlar, kurallar, teşrifat, yöntem, edep, terbiye, saygı, sıra, töre, erkan, intizam, inzibat, itaat, zabt-ürabt... Gibi bir anlam kapsamı olan "adab" sözcüğü, Osmanlı kültüründe devlet ve toplum hayatının ilişkilerini düzenleyen yarı kutsal bir "simge kavram"dır. Olaylara katkısı katalizör niteliğinde olduğundan varlığı her zaman açıkça görülmez, bazen yalnızca sezinlenir. Ne var ki etkisi dikkate alınmazsa, tarihsel gerçekleri üstü örtülü kalabilir. Örneğin öteden beri "devletin mutlak sahibi" olmarak tanıtılan Osmanlı padişahının aslında yetkilerini, davranışlarını sınırlayan, kararlarının yönlendirilmesine, yaptıklarının irdelenmesine olanak sağlayan kendisinin de saygıyla itaat ettiği bir Hanedan-ı Al-i Osman adabı vardır.