Antti Revonsuo

Antti RevonsuoBilinç - Öznelliğin Bilimi yazarı
Yazar
8.0/10
6 Kişi
14
Okunma
2
Beğeni
656
Görüntülenme

En Beğenilen Antti Revonsuo Gönderileri

En Beğenilen Antti Revonsuo kitaplarını, en beğenilen Antti Revonsuo sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Antti Revonsuo yazarlarını, en beğenilen Antti Revonsuo yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bilinç ister açıklanabilsin ister açıklanamasın, 21. yüzyılın genetiği ve moleküler biyolojisi 19. yüzyılda yaşayan herhangi bir biyoloğa nasıl büyü gibi göründüyse, uzak gelecekteki nörobilim de bugün bizim için tasavvuru mümkün olmayan bir bilimkurgu gibi olacaktır.
469 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Bilincin İhtişamlı Gizemi
Descartes’ın şüphe metodunu kullanarak oluşturduğu felsefesinin temelinde refleksif bilinç yer alır. Sırayla her şeyin doğruluğunu ve kesinliğini sınayan Descartes, son raddede açık seçikliğinden ve kesinliğinden emin olduğu bir şey bulur nihayet: düşünen ben. Ünlü “cogito ergo sum” (düşünüyorum, o halde varım) onun felsefesinin temel dayanağıdır.
Bilinç - Öznelliğin Bilimi
Bilinç - Öznelliğin BilimiAntti Revonsuo · Küre Yayınları · 201715 okunma
Reklam
Yukarıda ele aldığımız gibi, bilinç sorununu çözmek için çok sayıda farklı felsefi kuram öne sürülmüştür. Yine de, şimdiye kadar önerilen çözümlerden hiçbiri tamamen başarılı olmamıştır. Sorun hala ortadadır ve artık filozoflar onun özünü tanımlama çabasındalar: Bu sorun neden insanı yıldıracak derecede zor? Bilinç konusunda, onu bilimin açıkça ele alabildiği diğer her şeyden ayrıştıran özel bir durum mu var? Zihin-beden sorununun esası bugünlerde (Levine'nin terminolojiye kazandırdığı, 1983, 1993) "İzah Gediği" ve (Chalmers'ın terminolojiye kazandırdığı, 1996) "Zor Sorun" başlığı altında tartışılmaktadır. Zor Sorun, en genel biçimiyle, herhangi bir fiziksel sistemin herhangi bir öznel, niteliksel deneyimi nasıl oluşturabileceği veya ortaya çıkarabileceğiyle ilgili en küçük bir fikrimizin bile olmaması sorunudur. Özellikle nöronların, nöral etkinlikleri veya beyinde gerçekleşen fiziksel herhangi bir şeyin bu işi nasıl becerdiği konusunda hiçbir fikrimiz yok.
Eğer deneyimin nitelikleri dışarıdaki fiziksel uyaranlarda değilse, belki de içimizdeki beyin etkinliklerinde bulunabilir. NaCl'yi tatmak (veya bir rengi görmek) tabii ki beyin etkinliğinde gerçekleşen belirli de ğişikliklerle bağıntı gösterir. Fakat nöral değişimleri betimlemek veya ölçmek, deneyimin tuzlu niteliğini almak anlamına gelmeyecektir. Tuzu tattığımızda veya görsel alanımızda maviliği deneyimlediğimizde beyindeki bazı nöronların belirli bir şekilde ateşlendiği ifade edilebilir. Ancak, nörobilimin anlattığı kadarıyla, nöral etkinliklerde niteliksel olarak tuzlu veya mavi hiçbir şey yoktur. Deneyimin niteliklerinin nasıl ortaya çıktıklarına veya neden şu nöral etkinliklerle değil de bu nöral etkinliklerle bağıntı gösterdiklerine dair hiçbir fikrimiz yok. Şu halde tekrar İzah Gediği'ne dönüyoruz -öyle görünüyor ki öznellik, bilimin nesnel dünyasında bir yere oturmuyor.
Daha kötüsü de var: Nesnel yaklaşım, bilinci açıklayamaması bir yana varlığını dahi kabul edemez. Dünyaya yönelik üçüncü-şahıs fizik selci bakış açısına sıkıca bağlandığımız takdirde f enomenal deneyimin nitelikleri tümüyle ortadan kalkacaktır. Fiziksel dünyada, öznel nite likler olarak deneyimlediğimiz renkleri -mavilik, yeşillik, kırmızılık, sanlık, beyazlık, siyahlık-bulabileceğimiz hiçbir yer yoktur. Bunlar, görülebilir dalga boyu içindeki elektromanyetik ışımanın nitelikleri değildir. Işıma, farklı renklere boyanmış fotonlardan değil enerjinin farklı dalga boylarındaki fotonlardan oluşur. Gözlerimizin duyarlı ol duğu elektromanyetik enerjide (görülür ışık gibi), elektromanyetizma hakkındaki fiziksel kuramlarımızın anlattığı kadarıyla, renk görme deneyimimize az da olsa benzeyen hiçbir şey yoktur. Aynı şey deneyimlerimizin diğer nitelikleri için de geçerlidir. NaCl'de (bildiğimiz tuz), fenomenal bilincimizde tattığımız "tuzlu" niteliğini oluşturan hiçbir şey yoktur. NaCl kimyasal olarak basit bir moleküldür; içinde saklı hiçbir tat barındırmaz.
Sorun şu ki, bilim, yalnızca nesnel, üçüncü-şahıs bakış açısı üzerine inşa edilmiştir. Sadece bu bakış açısından incelenebilen şeyler "gerçek" olarak kabul edilir. Fiziksel varlıklar ya doğrudan duyu organlarıyla ya da dolaylı olarak, araştırma aletleri üzerine bıraktıkları etki aracılığıy la herkes
Reklam
Thomas Nagel (1974), meşhur bir makalesinde, hayvan bilincini (ya da genel olarak yaratık bilincini) örnek göstererek başlıkta yer alan soruyu ortaya atmıştır. Daha belirgin ifade edecek olursak, modern bilinç çalışmalarında sorulan en ünlü soruyu sormuştur: Yarasa olmak nasıl bir şeydir? Öznel bilince sahip bir varlık olarak, yarasa için yaşam nasıl bir şeydir? Bilim bir gün bize bunu anlatabilecek mi? Thomas Nagel, öncelikle, zihinle ilgili (o dönemde) mevcut ve yaygın kuramların hiçbirinin (indirgemecilik, davranışçılık ve işlevselcilik) bu soruyu cevapla maya başlamayı bile başaramayacağına işaret eder. Çünkü bu soruya tamamen biganedirler. Bilim bir gün yarasa davranışı, anatomisi, fizyolojisi ve yarasa beyninin bilişsel bilgi işleme süreçleri ile nörobilimi hakkında tam bir betimlemeye ulaşsa dahi yarasa olmanın nasıl bir şey olduğu hakkında hiçbir fikre sahip olamayacağız. Bu, üçüncü-şahıs yaklaşımının yetersiz olduğu anlamına gelir.
Kesin olan şey şudur: Deneyimlerimiz, beyinlerimizin içinde bir yerlerde, aslında hiçbir yerde, gerçekleşmiyor gibidir!
Sayfa 299
Belirli bir öznel deneyim ile belirli bir nörona! etkinlik arasında düşünülebilecek herhangi bir bağlantı tamamen keyfi imiş ve izah edici değilmiş gibi göründüğü için öznel bilinç fenomenlerinin nesnel biyolojik fenomenlerle izahı mümkün gibi durmuyor. Diğer bir deyişle, şu belirli özel nöral etkinlik şu belirli deneyim niteliğini nasıl ve niçin ortaya çıkarsın? Z türünden nöral etkinliğin her durumda Q türünden fenomenal deneyimi ortaya çıkardığını anlasak ve z-.Q sarsılmaz bir doğa yasası olsa bile, Z ve Q arasındaki bağlantının niçin var olduğunu, ne tür bir temele dayandığını veya nasıl işlediğini yine de anlamış olmayacağız; sadece böyle bir bağlantının var olduğunu bileceğiz. Z ve Q arasındaki ok işareti rahatlıkla, "ve burada bir mucize gerçekleşir" şeklinde oku nabilir. Fiziksel ile fenomenal alanlar arasındaki bağlantıya dair her izah denemesi dipsiz bir uçuruma, arasına köprü kurulamayacak o İzah Gediği'ne yuvarlanır.
Betimlenebilen ve açıklanabilen nitelikler, herkes tarafından ve nes nel olarak gözlemlenebilir: Uygun teknik araçlar sağlandığında, herhangi bir kimse, örneğin beyindeki nöron ateşlemeleriyle ilgili bir ölçümü veya gözlemi yapabilir. Beyinde ateşlenen nöronların bulunduğu ve bunların belirli bir değerde veya frekansta ateşlendikleri olgusu nesnel bir olgudur. Nöral fenomen, onu gözlemlememizden bağımsız olarak vardır ve varlığı, farklı insanların birbirlerinden bağımsız biçimde yaptığı pek çok farklı gözlem ve ölçümle doğrulanabilir veya yanlışlanabilir. Nöral ateşlemeyi dünyayla ilgili nesnel bir olgu haline getiren şey de budur. Fenomenal bilinç ise bundan farklıdır (fenomenal bilincin tanımlarından biri için bkz. Bölüm 3, Kesim 3. 1). Kendinizi coşkulu bir mutlu luk içinde hissetmeniz, dişinizde ağrı duymanız veya havada süzüldüğünüze dair canlı bir rüyayı deneyimlemeniz özneldir. Sizin dışınızda hiç kimse ne o deneyimlere sahip olabilir veya onları gözlemleyebilir ne de onların varlığını sizin gibi kesin bir şekilde doğrulayabilir, yanlışlayabilir veya deneyimsel niteliğini bilebilir. Beyninizdeki etkinliği en son beyin görüntüleme teknolojisiyle görüntülesek bile, en fazla, beyindeki nöral veya metabolik etkinlik örüntülerini görebiliriz. Nesnel ölçümler vasıtasıyla, deneyimlerinize az da olsa benzeyen hiçbir şey göremeyiz. Bu deneyimler tek bir kişide yani sizde, sizin birinci-şahıs bakış açınız da, sizin öznel psikolojik gerçekliğinizde mevcuttur.
Reklam
İzah Gediği, Zor Sorun'un neden bu kadar zor olduğuna -bilincin izahının neden fiziksel şeyler hakkında genellikle yapılan izahlar gibi yapılamayacağına-yönelik ilave açıklamalarda da bulunur. Hidrojen ve oksijen moleküllerinin belirli bir tarzda bir araya geldiklerinde su moleküllerini nasıl zorunlu bir biçimde oluşturduğunu kavramak zor değildir. Suyun O ile 100 °C sıcaklıkları arasında neden sıvı olduğuyla ilgili izah apaçıktır: Bu durumda moleküller serbest bir şekilde birbiri üzerinde yuvarlanabiliyorken daha düşük sıcaklıklarda bunu yapamaz lar ve su buza dönüşür. Burada kavranamaz bir gizem yoktur. Fakat öznel psikolojik gerçekliğimizdeki fenomenal deneyimler, beynin nesnel biyolojik gerçekliğindeki fiziksel veya nöral niteliklerden oldukça farklıymış gibi görünüyor. Sahici bir açıklama sayılabilmesi için, öznel deneyim ile nesnel beyin etkinliği arasındaki bağlantının, su moleküllerinin davranışıyla sıvılığın açıklanmasında olduğu gibi apaçık ve anlaşılır bir biçimde kurulması gerekir. Fakat nasıl bir nöral etkinlik kombinasyonu, anlayabileceğimiz ve kavrayabileceğimiz açıklıktaki yasa benzeri bir zorunluluk aracılığıyla fenomenal deneyimlerle eşitlenebilir?
469 syf.
9/10 puan verdi
·
21 günde okudu
Birinci bölümde bilincin salt fiziksellik ile açıklanabilecek bir durum olduğunu söyleyen tekçi ve bilincin maddeden fazla bir şey gerektirdiğini söyleyen ikici bilinç kuramları genel hatlarıyla ele alındıktan sonra tarafsız tekçilik, idealizm ve modern anlayışta insan bilincinin bilgisayar metaforuyla açıklanmasına temel teşkil eden işlevselcilik
Bilinç - Öznelliğin Bilimi
Bilinç - Öznelliğin BilimiAntti Revonsuo · Küre Yayınları · 201715 okunma
Bundan dolayı Nagel, bilimin, yarasa olmanın nasıl bir şey olduğunu belki de hiçbir zaman bulamayacağı sonucuna varır. Böyle bir bilgi, ha yal edebileceğimiz her türden araştırma aracı veya ölçümünün ötesinde dir. Öyle olmasa bile, insan dilinin ve kavramlarının ötesinde kalacak ve dolayısıyla, ilkece, insanın üretebileceği herhangi bir bilim tarafından betimlenebilir olmayacaktır. Günümüzde Nagel'le hemfikir olan pek çok filozof, nörobilim ile bilişsel bilimde başka yönlerde ilerlemeler sağlansa dahi bilinç sorununun sonsuza kadar devam edeceğini savunur. Mükemmel hale getirilmiş bir bilişsel nörobilim bile, yarasa olmanın nasıl bir şey olduğunu veya nöronal etkinliğin bilinçli deneyimlere nasıl yol açtığını bize anlatamayacaktır.
66 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.