Antti Revonsuo

Antti RevonsuoBilinç - Öznelliğin Bilimi author
Author
8.0/10
6 People
14
Reads
2
Likes
732
Views

Oldest Antti Revonsuo Posts

You can find Oldest Antti Revonsuo books, oldest Antti Revonsuo quotes and quotes, oldest Antti Revonsuo authors, oldest Antti Revonsuo reviews and reviews on 1000Kitap.
Deneyimin aralıksız akışındaki sürekli-değişen örüntülerin altında, tüm deneyimleri bütünleşik tek bir içsel dünya şeklinde birleştiren ve böylece, geçip giden kısa-ömürlü ve değişken içerikleri aşan bilinç ve benliğin uzaysal birliği ile zamansal sürekliliğini, birleşik tek bir psikolojik gerçekliği, benim-için-dünyayı oluşturan sabit bir dere yatağı vardır.
Eğer dünyada fizik bilimlerinin nesnel bakış açısıyla kavranılamayan varlığı inkar edilemez öznel fenomenler bulunuyorsa, o zaman bilimsel bakış açısını bilince artık duyarsız kalmayacağı şekilde yeniden düzenlememiz gerekir.
Reklam
İndirgemeci maddecilik şu mesajı verir: Bilinç, bağımsız ya da özerk bir gerçeklik alanı veya gerçeklik düzeyi değildir. Bu yüzden de hakiki bir psikolojik gerçeklik değildir ; o hatalı bir şekilde psikolojikk sandığımız fakat aslında tamamen nörobiyolojik bir gerçekliktir.
.. belirimci maddecilik; nöronlar ve nöral ateşlemeler aslında bilinçten tamamen yoksun olsalar da, bunların milyarlarcası insan beynindeki gibi bir bütün oluşturmak üzere örgütlendiğinde, büyük-ölçekli nöral etkinliklerden öznel bilinç gibi tümüyle yeni ve öngörülemez özelliklerin belir(iver)ebileceğini iddia eder. Günümüz zihin felsefesinde özellikle John Searle(1992, 1997) belirimci bir görüşü savunmaktadır: "Bilinçli deneyimlerimizin tamamı, nöronlar sisteminin belir(iver)en nitelikleridir ve nöronların davranışıyla açıklanır lar" (1997, s.22).
Güçlü belirimci maddecilik, nörobilim ve beyin araştırmaları günün birinde tamamlandığında, beyinlerimizde işleyen biyolojik mekanizmalarla ilgili keşfedilecek yeni hiçbir şeyin kalmayacağını ve buna rağmen beynimizdeki biyolojik süreçlerden bilincin neden veya nasıl ortaya çıktığını anlayamayacağımızı öngörür. Zayıf belirimci maddecilik ise, beyne ilişkin tam bir kavrayışa ulaştığımızda, zorunlu olarak öznel deneyimlerin beyindeki biyolojik süreçlerden nasıl belirdiğini ve bu belirimin neden canlı insan beyninde var olan biyolojik şartlar altında gerçekleşmesi gerektiğini açıklayacak bir bilinç kuramına sahip olacağımız tahmininde bulunur.
Strawson, öznel deneyimin inkarından, "insan düşünce tarihinin tümünde gerçekleşen en garip şey" diye söz eder(2006,s.5). Daha sonra ise, tamamen deneyimsel-olmayan fiziksel fenomenlerin açıkça deneyimsel fenomenler ortaya çıkaramayacağına inandığı için zayıf belirimciliğin tüm biçimlerini reddeder. Güçlü belirimciliği saçma bulur; çünkü ona göre güçlü belirimci li, fiziksel dünyada doğaüstü büyüye benzer bir şeylerin yürürlükte olduğu inancını gerektirir. Dolayısıyla, geriye kalan az da olsa makul tek alternatif, mikropsişizm adını verdiği bir panpsişizm çeşididir. Bu görüşe göre, mikrodüzeydeki fiziksel fenomenlerin bizzat kendileri doğaları gereği deneyimsel olmalıdır. Eğer bu doğruysa, o zaman zayıf belirimcilik tekrar anlamlı hale gelmeye başlayacaktır. Çünkü makrodeneyimsel fenomenlerin (duyum ve algılarımızın) karmaşık organizasyonları yoluyla mikrodeneyimsel fenomenlerden - fiziksel madde ve enerjinin tamamındaki deneyimsel özelliklerden- ortaya çıkabileceğini varsaymak oldukça makuldür. Deneyim, en alt fiziksel düzeylerden yukarıya doğru her yerde bulunur; bu nedenle, organizasyonunun herhangi bir düzeyindeki bilinçsiz fiziksel bileşenlerden sihirli bir şekilde yaratılmasına gerek kalmaz.
Reklam
Dikkat, bazı bilgilerin daha ileriye götürülüp detaylı bir şekilde işlenmesi için seçilmesini ifade eder. Dikkat bazı sinyalleri güçlendirirken, bazılarını süzgeçten geçirip bırakır. Bilinç ise bunun aksine öznel deneyimi ifade eder. Dikkate dayalı seçim ile bilinçli deneyim çoğu zaman ilişkilendirilir - dikkat projektörünün seçtiği içerik, bilincin merkezindeki en açık deneyimleri ve düşünümsel bilinçte daha ileri işlenmeye konu olan nesneleri oluşturur.
Sayfa 137Kitabı okudu
O halde öz-farkındalık, kişinin bedensel benliğini yansıtan ayna görüntüsünde olduğu gibi, seçici dikkat ve düşünümsel bilinci benliği-ilişkin deneyimlere uygulama kabiliyetidir.
Normal kişilerden ve nöropsikolojik hastalardan elde edilen veriler göstermiştir ki benlik, beynin kendisine anlattığı bir kurama veya hikayeye benzer; bu hikaye nispeten değişkendir ve nesnel olgulara iyi bir uyum içerisinde değildir.
Sayfa 275Kitabı okudu
Beynin ego tünelinde olduğumuzu neden hiçbir zaman deneyimlemedim? Açıklamanın bir kısmını fenomenal temsillerin doğası oluşturur: onlar şeffaftır. Bir temsilin şeffaflığının anlamı, temsil ettiği şeye tam olarak benzemesidir (ya da hiç olmazsa, görüldüğüne inanılan fiziksel şeyin kendisine tıpatıp benzemesidir) beynin dışında bir yerlerde bulunan gerçek fiziksel nesnelerle karıştırırız. Aslında gerçek fiziksel nesneleri hiçbir zaman oldukları gibi göremeyiz: Eğer görebilseydik bu nesneler, elektromanyetik enerjiyi duygularımızın toplayabilmesi için yansıtan renksiz, temel fiziksel parçacıkların ve alanların bulutları olurlardı. Onların sadece fenomenal imgelerini görürüz -fakat bu imgeler bize şeffaftır, onlara bir pencereden bakıyormuş gibi bakarız ve şeylerin yalnızca beyin tarafından üretilmiş imgelerini değil, aynı zamanda kendilerini de gördüğümüze inanırız. Daha kötüsü de var: kendi benliğimiz de beyin tarafından üretilmiş fenomenal imgelerden biridir ve simulasyonun merkezine yerleştirilmiştir. Elbette bedensel hislerimizi, görsel beden imgemizi ve düşüncelerimizi barındıran bu özel fenomenal imgeyi kendi gerçek benliğimiz olarak kabul ederiz: deneyimlerin sürekli öznesi. Biz zavallı yaratıklar nasıl böyle bir yanılgıya düşebiliyoruz?
Sayfa 302Kitabı okudu
66 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.