Sanatçı bir ailenin fertlerinden biridir. Abidin Dino'nun ağabeyidir. Ailesinde çok sayıda yazar, ressam, karikatürist ve gazeteci vardır. Öğrenimini yurtdışında yaptı. Boksör, aşçı, sinema oyuncusu, portre ressamı, grafiker, heykeltıraş, sanat eleştirmeni gibi geniş bir yelpazede çalıştı.
1929'da İstanbul'a geldi. 1942'de Alman Faşizmine karşı çıktıkları için küçük kardeşi Abidin Dino ile birlikte ikamete memur olarak cezalandırıldı. 1951'de döndüğü İstanbul'da 6 yıl sonra öldü. Hiç evlenmedi.
Fransızca yazdığı şiirleri Abidin Dino, Rasih Nuri İleri, Hür Yumer Türkçeye çevirdiler. Tüm şiirleri, desenleri ve ardından yazılanlar Adam Yayınları tarafından bir kitapta toplandı.
Bugün tatlı şeyler söylemek istiyorum. Tüm yokluğa, iç yalnızlığına, umutsuzluğa dikine giderek, karşı koyarak. Havadan sudan konuşur gibi. Kalemimin ve gönlümün isteğince.
Arif Dino ardında yazılı pek fazla şey bırakmamış olsa da, bu gün severek ve keyifle okuduğumuz pek çok yazarı ( başta Yaşar Kemal ) hem etkilemiş, hem desteklemiş ve geleceklerine çok büyük katkılar sağlamıştır. 1930 yılında " ECLOSİON " adıyla Paris'te Fransızca şiirleri yayınlanmıştır. Bu gün bilebildiklerimizin pek çoğu tanıklıklar sayesindedir. "Pek çok ceplerinden birinde dünyanın en arı, en güzel rengi saydığı için Çivit mavisini taşırken, bir diğerinde bir Rimbaud şiiri, bir diğerinde yürek hizasında 6 aydır açılmamış bir telgraf..." Ve bir şiiri ile noktalayayım sözlerimi;
Taştan mantar tarlası
Çok yaşasın ölüler.
İki mısralık bir şiir on yıldır zihnimde kendi kendine dolaşıyor. Arif Dino çok yönlü, büyük sanatçı. İstanbul bohemi Fikret Adil'i de unutmamak lazım.