Armand Mattelart 1936'da Belçika'da doğdu. Çocukluğuna İkinci Dünya Savaşı damgasını vurdu. İngiltere ve Belçika'da sürdürdüğü öğreniminin ardından Paris'te nüfusbilim konusunda eğitim gördü.
Armand Mattelart üniversite kariyerine, 1962 yılında yerleştiği Şili'de Santiago Üniversitesi'nde araştırmacı-eğitmen olarak başladı. Çalışmaların halk ve medya toplumbilimleri alanlarında sürdürdü ve Birleşmiş Milletler'in kalkınma programında sosyal gelişme uzmanı olarak 1967'den 1973'e kadar çalıştı. Salvador Allende'nin başkanlığı döneminde 1970'den 1973'e değin medyanın yeniden yapılandırılması projesinde etkin bir görev aldı.
Oğul güven içinde büyür ve babasının değerlerini benimserken asla değişmeyen ve karşı koymayı «bilmeyen» öteki çocuğu yani soylu vahşiyi ezmeye devam eder. Kendisiyle ve oğluyla olan marazi çatışmadan kaçmak için öteki «zararsız», «masum», «soylu» vahşi ile sadistçe bir ilişki kurar. İşte böylece baba oğluna değişmezliği alabildiğine memnun edici bir dünya bahşetmektedir: Sadece ve sadece kendi değerlerinin geçerli olduğu ve de şikâyet etmeden, yakınmadan her şeyi kabullenen iyi huylu vahşilerin bulunduğu bir Soylu-Vahşiden Üçüncü Dünya'ya
dünya.
Gecekondudaki ev kadını son çıkan buzdolabı ya da çamaşır makinesini satın almaya teşvik edilir; yoksul sanayi işçisi Fiat 125 hayalleriyle bombardımana tutulur: küçük toprak sahibi, bir trak- töre bile sahip olmadan çağdaş bir havaalanı yakınındaki tarlasını sürer; ve evsizler de burjuvazinin onları tıkmaya karar verdiği apartman blokunda bir daire edinme şansı önlerine çıkınca şaşkına dönerler. Muazzam bir ekonomik geri kalmışlık, kısa vadeli zihinsel gelişmişlik ile yan yanadır.
Kapitalizmin hayatımızın her alana nasıl sızdığını alt mesaj olarak nasıl kendi ideolojik hegemonyasını yaydığını anlamak isteyenler için mutlaka okunması gereken bir kitap. Nadir kitaptan tesadüf eseri aldığım bu kitabı severek okudum. Yazarların mutlaka diğer kitaplarını da okuyacam. Marksizmin bir düşünceye eleştirel bakışını öğrenmek istiyorsanız da bu kitabı okuyun derim.
Kapitalizm , ihtiyaç duyduğu köleyi yaratmak için sahip olduğu kölelerin çocuklarını da kendi ideolojisiyle yetiştirmektedir. Dergiler , çizgi filmler , masallar , oyunlar ;hepsi geleceğin kölesini şekillendirmenin en etkin yoludur . Sadece kapitalizm de değildir bu yolu izleyen; bütün dinler , gelenekler , inançlar , -izmler de bunu yaparlar.Kendilerine sadık hizmetçiler yaratmayı isteyen herkes kendi tabusunu oluşturur ve bu sınırlar içerisinde yetiştirir. (Hele ki teknolojinin içine doğan “ dijital yerliler” için henüz çözemediğimiz bir sürü yıkıcı mesaj bulunuyordur . )Ne diyelim, artık kendimizi ve çocuklarımızı bu yıkıcı mesajlardan korumanın yollarını bulmalıyız .Disney’in eğlenceli görünen dünyasının asıl mesajlarını irdeleyen güzel bir kitap . Mutlaka okuyalım .
Biraz eski usul reklamciligi anlatmis kitap. 5. Bolumde iletisim ve iletisim metodlari anlatilmis onun disinda reklam ekonomisi reklam muzigi gibi konulara vakif olmamizi saglayan bir cep universitesi kitabi.