"Mutluluk hem acıda hem hazda bana kalırsa. Bugünün dünyasının sürekli mutluluk ve başarı vaadinin, pozitiflik dayatmalarının karşısında dimdik durmamız gerektiğine inanıyorum."
Adam aşık olduğu kadınla evlenmiyor, ya aşkı biterse. Aşk sahip olmadan da güzel. Yani diyor ki adam, yaşama tutkuyla bağlanın, hayatı sevip yaşayın dilediğiniz gibi, yeter. Yanlışlar hep var, pişmanlıklar hep var, çok da şey etmeyin. Diyor.
Bu kitabın son sayfasına kadar yazarlar sohbet eder gibiydim. Kendimi düşüncelerini söylediği her bölümde kitabı bırakıp düşünürken buldum. Günümüz ile ilgili öyle çarpıcı şeyler söylüyordu ki doğruluğundan emin olmak için kendinize ve çevrenize bakmanız gerekiyordu ve en güzel tarafı ne biliyor musunuz?
Bu düşüncelerini kitaplarla ressamlarla filmlerle öyle güzel bağdaştırıyordu ki bilmediğiniz filmleri izlerken, okumadığınız kitapları satın alırken kendinizi bulabilirsiniz.
Rüzgar Gibi Geçti filminin sonunda Rhett yıllardır büyük aşkla seçtiği kasını terkederken bu cümleyi söylemiş; “Açıkçası canım, umurumda değil”
Yazarında dediği gibi kendimi bazen bu yakarışın ardına gizlemek istiyorum...
Kaygı, erteleme, korku, kader, yas, unutma, hatırlama ve bunların değişik sanatçıların sanat eserleriyle anlamlandırılması..
Okudum bitti, bi daha, bi daha, bi daha okumak, altını çizmek, sonra yine okumak istiyorum.. Farkında olmadan problemli bir dönemimdeyim ve o yüzden mi yazılanlara kendimi bu denli yakın hissettim, yoksa herkesin kendinden birşeyler bulacağı bir kitap mı, karar veremedim.. Hayatının en iyi, en mutlu günlerinde olduğunu söyleyemeyeceğimiz yazarın, kendini bu denli çözümleyip bu denli açık yüreklilikle anlatmasına hayran kaldım..
"Toplumun benden beklediğini yapmanın baskısını her zaman üzerimde hissettim. Yaptığım her işte ve rollerde en iyi ve doğru nasıl davranabilirim kaygısını da. Kimsenin beni görmediğini düşündüğüm zamanlarda ise kaçarcasına ters yöne yani aslında gitmek istediğim yöne gittim. Malesef açık seçik değil ama, yüzümü gizleyerek. Yıllarca bunu yapmaya çalışırken fark edemediğim şu oldu; ben nasıl başkalarının davranışlarının izini sürebiliyor ve neyi niye yaptığını ayan beyan görebiliyorsam, aslında ben de toplum içinde çıplaktım. Kolaylıkla anlaşılabilir küçük numaralarım vardı ve yıllarca bunların fark edilmediğini sanmıştım."
Yazarın okuduğum ilk kitabı. İkinci kitabı da okurken temin ettim hemen. Diline tarzına hayran kaldım. Verdiği örnekler yaptığı alıntılar harika. Kitabın içinde çok hoş belgesel film kitap önerileri de var. Yazar, sanat eserleri ile kaygı , yas, unutma gibi konular arasında bağlantı kuruyor. Kesinlikle tavsiye ediyorum
Keyifli okumalar