Hava bulutluysa kazakla, güneşliyse gömlekle çıkıyorduk dışarı. Zaten işimiz dışarı çıkmaktı. İçimizdekileri dışarı sarkıtmaktı. Balkonlardan sokağa dökülmeye özenen sardunyalardık. Çocuktuk.
İnsanın acısını akıtacağı bir yer olmalı. Eski aşklarını gömebileceği... Örneğin bir çimenlik, toprağı açıkta bir çimenlik olmalı. Bahar yeşilinin arasından hayat görünmeli, kurduyla solucanıyla.
[...]
İnsanın acısıyla büyüyebileceği bir yer olmalı.
“Çünkü ağaç hep vardır. Kökü evreni genişletir, dalları cümlelerimizi. Yaprakları birbirine dokunur bir sevinçle. İlk onlar duyar söylenecek olanı. Dildir ağaç.”