Ata Özdemirci

Kurtuluş Savaşı'nın hemen ardından 27 Kasım 1922'de Bursa'da öğretmenlere yaptığı konuşmada şu sözleri söylemişti :

" Bugün ulaştığımız nokta ,gerçek kurtuluş noktası değildir . Bir ulusun yıkımlara uğraması demek , o ulusun güçsüz ,bakımsız , hasta olması demektir. Bunun için , asıl kurtuluş , sosyal yapıdaki hastalığı bulmak ve iyileştirme yollarını aramakla elde edilir . Ve ancak bilimsel yol tutulmuş olursa sağlık gerçekleşebilir . Ordularımızın kazandığı zafer ,sizin eğitim ordularınızın zaferi için yer açtı , yol hazırladı. Gerçek zaferi siz kazanacak , siz koruyup sürdüreceksiniz , bunu başaracağınızdan kuşkum yok . "

"Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz . En doğru ,en hakiki tarikat ,medeniyet tarikatıdır. "

29 Ekim 1923'te Gazi Mustafa Kemal , Cumhuriyet'in ilanını içeren anayasa değişikliğini meclise sundu ve teklif , aynı akşam 'Yaşasın Cumhuriyet' tezahüratları ile kabul edildi.

"Din , bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanın emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünce ve tefekküre karşı değiliz. Biz sadece din işlerini millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyoruz , kasta ve fiile dayanan bağnaz hareketlerden sakınıyoruz. Gericilere fırsat vermeyeceğiz."

"Gençliği yetiştiriniz . Onlara ilim ve irfanın müspet fikirlerini veriniz . Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız ."

1910 yılının eylül ayında Osmanlı ordusunu temsilen Fransa'da bulundu. Üst düzey dil bilgisi ve görgüsü nedeniyle bu tip görevlendirmelerde akla ilk gelen isimlerdendi .

13 Kasım 1918'de işgal altındaki İstanbul'a geldi . Gördüğü manzara çok üzücüydü: İstanbul Boğazı'na demir atmış düşman gemileri ve otellerde balolar tertipleyen düşman askerleri ... Şehirde matem havası hâkimken ve hemen herkes ümitsizken , ağzından şu kelimeler döküldü : ' Geldikleri gibi giderler .'

Şirket denilen kavram yapısı gereği bir insandan farklı hareket eder, vicdanı yoktur, yalnızca aklı vardır. Şirketlerin vicdanı, yalnızca devletlerin, sivil toplum kuruluşlarının, çalışanların ve müşterilerin kurum üzerinde baskı kurmasıyla ortaya çıkar.

İlerleyen yıllarda Atatürk, kendisi için 19 Mayıs 1881 tarihini doğum günü olarak seçecektir.

Dünyada her şey için ,maddiyat için , maneviyat için , hayat için ,başarı için en hakiki yol gösterici ilimdir ,fendir .İlim ve fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir ,cahilliktir , doğru yoldan sapmaktır.