Atıf Hüseyin Bey

Atıf Hüseyin BeySultan 2. Abdülhamid'in Sürgün Günleri yazarı
Yazar
9.3/10
3 Kişi
21
Okunma
4
Beğeni
1.347
Görüntülenme

Hakkında

Atıf Hüseyin 1869'da, Lüleburgazlı Hüseyin-Emine çiftinin çocuğu olarak İstanbul'da Kapandakik (Unkapanı)'te dünyaya geldi. İlk ismi Âtıf Hasan'dır. İsminin resmî kayıtlarda zaman zaman Hasan Âtıf şeklinde geçtiği de görülür. Ama o daha ziyade Âtıf Hüseyin ismiyle anılmış ve tanınmıştır. Kemal Özbay, Türk Asker Hekimliği Tarihi ve Asker Hastaneleri adlı eserinde ona Bütüngil soyadını izafe etmişse de nedeninin izah etmemiştir. Âtıf Hüseyin'in tahsil hayatına dair detaylı bir bilgiye sahip değiliz. Sadece bilebildiğimiz onun 1892 yılında 1312-11 sicil numarasıyla Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye'ye kaydolduğu ve 6 Ekim 1896'da ve Tabip Yüzbaşı rütbesiyle buradan mezun olduğudur. Mezuniyet sonrası Âtıf Hüseyin Beyin ilk hizmet yeri Sayda Hastahanesi olmuştur. Kısa bir süre sonra buradan alınarak (18 Ocak 1897) yeni görev yeri olan Manastır Hastahanesi'ne nakledilmiştir. Âtıf Hüseyin Bey II. Meşrutiyet'in ilân edildiği yıllarda Selanik'te görev yapmıştır. 7 Şubat 1909'da Kıdemli Yüzbaşı olmuştur. Âtıf Hüseyin, 31 Mart Vak'ası (13 Nisan 1909) sonrasında Sultan II. Abdülhamid (1842-1918)’in ailesiyle birlikte Selanik’te Alâtini Köşkü'nde mecburî ikamete tâbi tutulması üzerine 30 Nisan 1909'da onun ve beraberindekilerin hususî tabipliği ile görevlendirilmiştir. Balkan Harbi'nin başlaması üzerine Selanik’te 3 yıldır sürdürmekte olduğu görevini tamamlayarak, 19 Nisan 1912'de Selanik'ten ayrılmış, İstanbul'da Gümüşsuyu Hastahanesi'nde vazifeye başlamıştır. Âtıf Hüseyin kısa bir süre sonra, 1 Ekim 1912'de, Kayseri'de bulunan Redif Fırkası İkinci Seyyar Hastahanesi'nde görevlendirilmiştir. Ancak zaaf-ı âsâb-ı nevrasteniden dolayı, tedavi için tekrar Gümüşsuyu Hastahanesi'ne dönmüştür. Tedavisinin tamamlanmasının ardından Kasım 1912'de, Beylerbeyi Sarayı’nda ikamet ettirilen Sultan II. Abdülhamid ve ailesinin hususi tabipliği, resmî adıyla "Abdülhamid'in Muhafızlığı Tabipliği" ile görevlendirilmiştir. Bu vazifesi Sultan’ın 10 Şubat 1918’deki ölümüne kadar devam etmiştir. Sultan II. Abdülhamid’in ölümü üzerine Âtıf Hüseyin Bey 20 Mart 1918'de Gümüşsuyu Hastahanesi'ndeki asıl vazifesine dönmüş, ancak 30 Mart’ta kendisine “şiddetle muhtac-ı tedavi ve istirahat olduğuna dair" bir rapor verilmiştir. İki aylığına tedavi için Bükreş'e gitmek için 10 Nisan'da, izin almış, 26 Mayıs'ta ise buradan Karlbad-Avusturya’ya geçmek için müracaatta bulunmuştur. Talebi 16 Haziran 1918’de olumlu karşılanarak kendisine Ağustos ayı ortalarına kadar izin verilmiştir. Fakat sağlığına bir türlü kavuşamadığı için yurda dönmesinin ardından 25 Kasım 1918’de emekli olmak için müracaatta bulunmuştur. İsteğinin hastahanesi tarafından da uygun bulunması üzerine 28 Ocak 1919'da, 27 sene, 4 ay, 11 günlük bir hizmetten sonra memuriyet hayatına 50 yaşında iken veda etmiştir. Âtıf Hüseyin memuriyet süresi içerisinde yaptığı üstün hizmetlerden dolayı 3 Şubat 1903’te 5. ve 8 Ekim 1905’te 4. rütbeden Mecidî nişanlara layık görülmüştür. Hiç evlenmemiş ve yalnız başına bir hayat sürmüş olan Âtıf Hüseyin Bey emekli olduktan 5 yıl sonra 1 Mayıs 1924'te İstanbul'da vefat etmiştir.
Unvan:
Tabip Yüzbaşı, Yazar
Doğum:
İstanbul, Türkiye, 1869
Ölüm:
İstanbul, 1 Mayıs 1924

Okurlar

4 okur beğendi.
21 okur okudu.
26 okur okuyacak.
2 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Bu İngilizler işin içine karıştı mı iş fenadır.. Mağrur bir millettir.. Dediklerinin üstesinden gelmek ister.. Diğerlerine ehemmiyet vermez..
Reklam
Fesin Tarihçesi
Fesi biz Faslılardan almışız. Lügatte manası Fas'dan olduğunu gösterir. Eskiden büyük ipek püskül komalarının sebebi de ekseri kılıç darbesinden muhafaza içindir. Her vakit hücum olmaz. Bazen de kaçarken düşman kılıç ile enseye vurduğu zaman kesmesin diye.
Sayfa 204 - Timaş YayıneviKitabı okudu
Ben hepsinden ziyade İngilizlerden korkarım. Ah İngilizler bir kere bir şeye kanca attılar mı, mutlaka vazgeçmezler, icra ettirirler." II.Abdülhamid
Henüz kayıt yok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
374 syf.
10/10 puan verdi
Dili fazlasıyla ağır, Osmanlıca sözcüklerin fazlasıyla bulunduğu bir kitap; ama bir o kadar da faydalı, tam bir başucu niteliğinde bir eser. Birçok konuda bilinmeyen veya yanlış bilinen bilgileri ortaya çıkaran ve düzelten bir kitap. Bizzat doktoru tarafından günü gününe not edilen bilgiler. Kesinlikle okunması gereken bir eser. Bu arada ufak bir tavsiye, okurken yanınızda Osmanlıca bir sözlük bulundurmayı da ihmal etmeyin.
Sultan 2. Abdülhamid'in Sürgün Günleri
Sultan 2. Abdülhamid'in Sürgün GünleriAtıf Hüseyin Bey · Timaş Yayınları · 200724 okunma
Reklam
374 syf.
·
Puan vermedi
·
18 günde okudu
İnsan, bir doktorun karşısında tamamen çıplak. Her ne kadar büyük bir devletin hükümdarı olsanız dahi. İşte sürgün padişahımız, Sultan 2. Abdülhamit'in, doktorunun ağzından, en çıplak hali. Birnevi, sabık sultanın, son 9 yılındaki ve ara ara geçmişe de dokunan hatıraları. Fakat şunu söylemeliyim; objektif değil.
Sultan 2. Abdülhamid'in Sürgün Günleri
Sultan 2. Abdülhamid'in Sürgün GünleriAtıf Hüseyin Bey · Timaş Yayınları · 200724 okunma