1964 yılında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (Mimar Sinan Üniversitesi) Yüksek Mimarlık bölümünden mezun olan Dorsay, iki yıl sonra Cumhuriyet gazetesinde sinema üzerine yazmaya başladı ve sonra bunu asıl meslek olarak seçti. Cumhuriyet’te 27 yıl sürekli yazdıktan sonra Milliyet ve Yeni Yüzyıl’da yazdı. En son olarak Sabah'ta yazmaya başladı. 8 Nisan 2013 tarihinde yazdığı bir köşe yazısıyla da bu gazeteden ayrıldı.
Sinema dışında yemek kültürü, şehircilik ve yaşam kültürü üzerine yazılar yazarak kitaplaştırdı. İKSV yürütme kurulu ve Siyad kurucu üyesi ve onursal başkanı olan Atilla Dorsay, aynı zamanda müzikle de ilgilenmektedir. 1985'ten bu yana TRT 2'de sinema üzerine programlar yapan Dorsay, ayrıca dokuz yıl boyunca (1995'e kadar) TRT Radyo 3’te müzik programları yaptı. Son olarak ATV'de yayınlanan Yaşamdan Dakikalar adlı programda yer almaktadır.
Çeşitli festival ve yarışmalarda jüri üyeliği yapan yazar, FIPRESCI - Uluslararası Sinema Yazarları Federasyonu’nun Türkiye temsilcisidir. 1979'da çevrilen Vatandaş Rıza adlı bir de film senaryosu yazmış olup, sadece Yeşilçam değil, dünya sinemalarını da yakından izlemektedir. Bugüne kadar 45 kitap yazmıştır.
Sinema eleştirmenliğine başlayışını Can Dündar'la röportajında şöyle anlatır: "Türk sineması da 60'ların sonlarında büyük bir atılım halindeydi. Lütfü Akad en güzel filmlerini yapıyordu. Yılmaz Güney olayı Seyit Han filmiyle patlak vermişti ve ben de büyük heyecan içindeydim. Ve 1970 yılı gelip çatıp Umut filmi bomba gibi patlayınca, gazete yöneticileriyle konuştum ve ben de Türk sineması hakkında yazmaya başladım. Ve Yılmaz Güney'in filmleriyle birlikte Türk sineması eleştirmenliğine de soyundum ve bu o zamandan beri aksamadan devam etti. Öyle ki, 70'li yıllarda yazdığını yazılar, biraz da 'Umut' filminden yola çıkarak "sinemamızın umut yılları" adıyla kitaplaştı.."
Vesikalı Yarim, bir kez daha izlerken fark ettim, artık bizim ulusal aşk filmimizdir. Ve bu konudaki tek rakibi, olsa olsa Selvi Boylum Al Yazmalım'dır. Yine bir Türkan Şoray filmi!...
Elin oğlu kendi tarihinin, üstelik güdük tarihinin her olayını filmiyle, TV diziyle ezberletircesine kafarmıza sokarken, bizim aynı iletişim araçlarını kullanarak yakın (ve de uzak) tarihimize eğilmememiz, büyük bir eksikliktir.
Bir ayet der ki (Secde-17) : "Hiç kimse kendisi için gizlenen müjde ve mutluluğu bilemez. "
Bir sure der ki (Bakara-216) : "Olabilir ki siz bir şeyden hoşlanmazsınız oysaki o sizin için hayırdır. Yine olabilir ki siz , bir şeyi seversiniz oysaki o sizin için bir kötülüktür. Allah bilir , siz bilemezsiniz. " 🍀🫧
Teknoloji alıp yürüdükçe artıyor yalnızlığımız
Ne tuhaf… Onca küçük ve büyük ekran yetmiyor bize
Chat’ler, mesajlar, cepler ve internette saatlerce gezinme
Yine de dinmiyor üzüntü, bitmiyor iç sıkıntımız
Onca makinenin, aletin ve elektronik mucizenin yanında
Tanrım… Ne kadar küçük, minik ve yalnızız
Yüreğimiz bezgin, terden ıslanmış alnımız
Sanki mutluluk uzak bir düş, hangi Kaf Dağı’nın ardında
Dönme Dolap,
90'ların kışları, bir odaya sığdığımız, aynı odaya hayallerimizi de sığdırdığımız yıllar. Evin tek odasında soba, sobanın üstünde kaynayan çaydanlık, çamaşır demirinde annemin yıkadığı, Ankara ayazında donan ve sanki başsız, ayaksız, kolsuz vücutlara benzeyen, dışarıdan getirdiği çamaşırlar, çamaşırlardan damlayan damlaların sobanın üstündeki
Bu kitabı okurken inanılmaz zorlandım.
Yine tabiki en sevdiğim alanlardan biri olan pop müzik kültürü hakkında harika bir kitap buldum ve okumam aylar sürdü. Çünkü içinde o kadar çok tanımadığım sanatçı var ki hepsinin tek tek şarkılarını dinledim.
Bu kitaptan biraz yorgun ayrılıyorum ama değdi. Çok güzel müzikler keşfettim.
Yazar kitabı 2003 yılında yazmış ve kitabın sonunda da 100 yılın en iyi 100 Türkçe ve yabancı pop şarkılarını listelemiş. Aşağıdaki linkte sadece Türkçe parçalar var yabancı listeyi daha toparlayamadım
open.spotify.com/playlist/7Hsiti...
Biyografi okumak her zaman Tarih okumaktır aslında Ben böyle görürüm Çünkü bir insanın hayatı etrafında bir dönemin siyasal sosyolojik kültürel ekonomik tarihine de tanıklık edersiniz aslen Ben de bu kitapta bunu buldum işte ve çömez bir tarihçi olarak bu yön çok hoşuma gitti 1950 1997 arasını okuma fırsatı da buldum Türkân Şoray biyografisi diye okurken aslında... Bu bir Türk Sinema Tarihi de sayılabilir tabii... Bu yönden bu kitabı çok sevdim Bir ünlü üzerinden daha da doğrusu bir insan hayatı üzerinden yakın tarih okuması yaptım bir nevî ve bu çok güzel bir deneyim oldu kendi adıma ve tarihçiliğim adına...