“Çünkü acınası bir şeydir
insanın kâr edeceğini sanıp da kendisine verilen şansı elinden kaçırması
ve hayli aptalcadır yeniden gelecek umutlara bel bağlaması.”
Vaktiyle bir kaplumbağa kanatı kuşlara şöyle demiş
"Biriniz beni gökyüzünde uçurup da toprağa bıraksaydı,
Kızıl Deniz'in kumlarından hemen istiridyeler çıkarırdım
benden başka kimse vermez parlak kabuklu inciyle bunun karşılığını."
Küstah, gayret eder görünüp kendine has aheste yürüyüşüyle
hiçbir şey yapmamış ve boşa geçirmiş bütün günü.
Ama kandırdığında bir kartalı sahte vaatlerle
yalancı diliyle öncekine benzer sözler söyleyince,
pazarlık ettiği kanatlarla yıldızları ararken
ölüp gitmiş talihsiz, acımasız kuşun pençesiyle
O zaman gökyüzünde artık ölmek üzereyken
pişman olmuş yok olup gittiği için istekleri yüzünden.
Çünkü başına gelenler uyuşuk hayvana dersini vermişti
buyük çaba göstermeden büyük şeylere ulaşılamadığı gerçekti.
Her kim böbürlenerek eğreti övgüyle şişip kabarırsa böyle,
öder hak ettiği bedeli çıkmayı arzularken daha yükseklere.
“Çekil git de süslü gençliğine güven sen
ben aklımla daha güzelim senden
ve hayran olurum akıl güzelliğiyle donanmış kişilere
bedensel güzellikleriyle ışık saçanlardan ziyade.”
“İnsan gençlik çağını aptalca geçirmişse,
kötü günlere karşı önceden tedbir almamışsa,
yaş kemâle erip de ihtiyarlıktan beli bükülünce,
hep başkasından yardım ister boş yere.”
"Çünkü acınası bir şeydir" demiş
"insanın kâr edeceğini sanıp da kendisine verilen şansı elinden kaçırması
ve hayli aptalcadır yeniden gelecek umutlara bel bağlaması."