Samimiyetin tadı, kokusu vardı kitapta. Her hikaye bu çağın sahteliğine geçmişten gelen bir öğüt, bir ders gibiydi.
Yüreğe dokunan bir yanı vardı hikayelerin. Sımsıcak hisler ile yazıldığı o kadar belli ki, okudukça sizin yüreğinize geçiyor o sıcaklık.
Her hikaye, her karakter bir örnek, öğüt okuyan için. Eski zamanlardan, kulaktan dolma duyduğumuz ve hep özendiğimiz zamanların içinde buluyoruz kendimizi, sayfaları çevirirken. Genel temalar, aile, saygı, sevgi, hoşgörü, iyi niyet, samimiyet... Yani bu çağın insanının kaybettiği ne varsa bu kitabın içinde bulabilirsiniz. İşte bu yüzden okumanızı tavsiye ederim.
Bedirhan Gökçe’nin seslendirdiği Sol yanım acıyor Anne şiirinin yazarı Ayla Aydemir’in diğer şiirlerine bakıldığında çokta iyi olmadığını gördüm. Şiir konusunda Ne varsa eski şairlerde var
Kesinlikle kötüydü. Her bölümde farklı bir hikaye anlattığını bilseydim asla almazdım. Sonuna kadar başlığın nerdeden geldiğini anlamaya çalıştım ama son 10 syfaya kadar anlamanız mümkün değil. Tüm bu eksilere rağmen akıcı bir kitaptı ve
Kuşların Dili ile birlikte ikisini de tek oturuşta bitirlebildim.