1964 yılında İstanbul’da doğdu. 1987’de Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ nden mezun oldu. Aynı fakültede araştırma görevlisi olarak göreve başladı. Klasik Türk Edebiyatı sahasında yüksek lisans ve doktorasını tamamladı. Divan edebiyatı metin şerhi ve geleneksel ahlak risaleleri üzerinde çalışmalar yaptı. 1998 yılından itibaren Yrd. Doçent olarak aynı fakülte bünyesinde açılan Türkçe Eğitimi Bölümü’nde dil ve edebiyatın eğitimi üzerine çalışmalarını sürdürdü. Soyut Kavramların Öğretiminde Hayvan Masallarının Yeri, Öğretici Hikâyeler Yoluyla Duygu ve Düşünce Eğitimi, Nasrettin Hoca Fıkralarının Eğitim Değeri ve Değerler Eğitimindeki Yeri gibi ona yakın yüksek lisans tezinin hazırlanmasına danışman olarak nezaret etti.
2008 yılında emekli olduktan sonra formal eğitim ve geleneksel sufi eğitim metotlarını birleştirici çalışmalar yürüttü. Prof. Dr. Mahmut Erol Kılıç’ın 2003-2008 yılları arasında Marmara İlahiyat Fakültesi’nde verdiği ders notlarını tasnif ve terkip ederek Tasavvufa Giriş adıyla yayına hazırladı.
Özel bir merkezde eğitim danışmanlığı vazifesini yürüten yazarın, Divan Edebiyatıyla ilgili yayınlanmış çok sayıda makalesi, Razavi’nin Fütüvvet-namesi isimli yayınlanmamış bir doktora tezi ve Enderunlu Vasıf Divanı adıyla yayınlanmış bir kitap çalışması bulunmakta.
Selamün aleyküm...
Okuduğum, nasiplenmeyi umduğum bir kitabın daha sonuna geldim çok şükür. Yazarı kitabı roman değil menkabe diye adlandırıyor ki roman diye anılması da eksik kalır diye düşünüyorum. Azîzân demek azizler demek ve "El- Aziz" sıfatının çoğul haline denk geliyormuş. Bir çok âlimi anlatan bu kitapta adı geçen herkesi işaret etse de asıl künyesi Azîzân olan Hâce Ali Râmitanî hazretlerine daha fazla değiniyor. Altın bir silsilenin bir parçası olan Hâce Ali Râmitanî hazretlerinin Buhara' da başlayan hikayesinin mürşidi Hâce Ârif'in onu Hârezm' e gönderip Celaleddin Mengüberti ile hikâyelerinin kesişmesi ile devam ediyor. Sonra yaşanan olayları, yetişen altın silsilenin yeni halkalarını ve o halkanın sonuncusu olan Hâce Bahaeddin Nakşibend ile nihayetleniyor.
Bu kitap sadece tarihi değil aynı zamanda tasavvufu, tasavvuf erlerini anlatıyor. Ve çok güzel evlilikleri ve içi çok güzel olan edep, haya nedir bilen kaderine razı, Allah rızasını bilen hanımlardan bahsediyor. Okunması, üzerine düşünülmesi gereken bir eser. Biraz isimlerden kafa karışıklığı yaşanıyor buna rağmen kitap su gibi akıp gidiyor. Ben çabuk bitmesin diye yavaş yavaş okumaya çalıştım ve bir sayfada yazan bir paragraf sayesinde de bir kaç gün okumaya ara verip üzerine bolca düşündüm. Gerçekten okunmaya değer bir eser. Umarım bu yorumla birilerinin okumasına vesile olurum...
AzizanAyşe Rahşan Gürel · Muhkem Kitap · 202155 okunma
Hayatımda ilk defa bir tiyatro eseri okudum. Ve gerçekten harikaydı, neredeyse kitabın yarısında altı çizili cümleler var. Ömrümce bu eseri unutmayacağım.
Ayşe Rahşan Gürel hocamızın diğer eserlerini de bir an önce okumak istiyorum
Tac-ı KubbeAyşe Rahşan Gürel · Muhkem Kitap · 202129 okunma