“Seçme şansım olsaydı, kayısının üstündeki çil olmak isterdim ben. Esmer, belki biraz muzip, gülümseyişi kendinden... Taze yaz güneşinin altında arı kuşlarıyla gevezelik etmek ve kalbinin yerinde sert bir çekirdek taşımak ne güzel olurdu. O zaman böyle tökezleyen, gittiği yeri bilmeyen ayaklarım olmazdı. Çünkü, aklımı yüklenip götürmek için koca bir bedene ve söylediklerini unutmak için kilometrelerce yürümeye ihtiyacım olmazdı...”