O, bir Ankara kitabı. Sadece 167 sayfaya yazar, koca bir şehri ve hatta birkaç ömrü sığdırmış. Kitabın yazım dili sizi o kadar güzel sarıp sarmalayacak ki anlattıklarının, bir anda gözünüzün önünde canlandığını hissedeceksiniz. Karakterler ete kemiğe bürünecek, gelip kanepede yanınıza oturuverecekler. Olaylara, “böyle şeyler gerçekten yaşanır mı yaşanmaz mı?” diye bile soramadan “yaşandığında, işte böyle hissedilir,” diyerek bakacaksınız. Kelimelere yüklenmiş duygular gerçekten size “çaresizliği” yaşatacak okurken. Dostluk, aşk, hayat, beklentiler, hayalkırıklıkları, ölüm, anlam arayışı, çelişen duygular, tercihler, istekler, yenilgiler... insana dair birçok şeyi gözünüze sokmadan anlatmış yazar.