Baron de Tott

Türkler author
Author
8.7/10
5 People
18
Reads
1
Likes
2,030
Views

About

François Baron de Tott, Türkiye'ye iltica eden, daha sonra Bercsenyi hafif süvari tümeniyle Fransa'ya giden ve orada baronluğa yükseltilen bir Macar asilzadesinin oğludur. 17 Ağustos 1733'te Fransa'nın Chamigny köyünde doğdu. Genç yaşta babasının bulunduğu tümene katılarak, 1754'te teğmen oldu. Baron de Tott, Fransa hükümeti tarafından, Osmanlı Devleti nezdine elçi tayin edilen eniştesi Vergennes'in sekreteri sıfatıyla, 1755'te İstanbul'a geldi. Asıl görevi Türkçe öğrenmek, Osmanlı İmparatorluğunun durumunu incelemek ve özellikle Kırım ile ilgili bilgi toplamaktı. 1763'te Paris'e döndü. 1766'da Fransa hükümeti tarafından İsviçre'ye gönderildi. 1767 yılında ise Kırım hakkında incelemelerde bulunmak ve Tatarları Ruslara karşı kışkırtmak amacı ile Kırım konsolosu tayin edildi. 1768 yılında çıkan Osmanlı-Rus Savaşı'nda önemli rol oynadı. Bir süre sonra Kırımdan ayrılarak İstanbul'a gelen Baron de Tott, Osmanlı hükümeti tarafından, Çanakkale'yi zorlayan Rus donanmasına karşı Boğazı korumakla görevlendirildi. Humbaracı Ahmed Paşa'nın izinde yürüyerek Osmanlı ordusunda bazı yenilikler gerçekleştirmeye çalıştı. Yeni toplar döktürdü. Sürat topçuları ocağını kurdurdu. Boğazda kaleler inşa ettirdi ve Haliç'te bir Hendesehane açtırdı. İskenderiye, Halep, İzmir, Selanik ve Tunus başta olmak üzere bütün Akdeniz sahillerini dolaştı ve Süveyş kanalının açılması konusunda incelemelerde bulundu. Hatıralarını 4 ciltlik bir kitapta toplayan Baron de Tott, Fransız İhtilalinden sonra gittiği İsviçre'den Macaristan'a döndü ve 24 Eylül 1793'te burada öldü.
Full name:
François Baron de Tott
Title:
Gezgin
Birth:
Fransa, 17 August 1733
Death:
Macaristan, 24 September 1793

Readers

1 readers liked.
18 readers read.
35 readers will read.
Reklam

Quotes

See All
Bir Alman Bab-ı Aliye gelip İslam olmak istediğini söyledi. Ragıp Paşa gerçek nedeni araştırmak istedi, yeniden sorguya çekilen müslüman adayı gayet sofucasına, rüyasında Muhammed’i gördüğünü ve müslümanlığa ait lütuflardan faydalanması için buraya çağrıldığını itiraf etti. Bunun üzerine Ragıp Paşa işte garip bir kaçık! dedi. Muhammet bir Alman’a görünmüş hemde bir kafire! halbuki ben yermiş yıldır beş vakit namaz kılarım, bana bir kere olsun görünmedi. Muhakkak anasını babasını katletmiştir, bana gerçeği söylemezse onu asacağımı söyleyin dedi. Bu tehditten korkan Alman, öğretmen olduğunu bir müddet sonra sıkıcı kuşkular uyandırmak talihsizliğine uğradığını, çocukların aileleri tarafından şiddetle tenkit edildiğini, mahkemenin kendisini cezalandırmak için topandığını ve İstanbul’da böyle meseler için bu kadar gürültü kopmadığı öğrenerek buraya gelmeye karar verdiğini itiraf etmek zorunda kaldı.
Babam Türklerin gemiye çıkmalarını önlemek için feluka kaptanına bir kaç şişe likör armağan etmemizi önerdi. Bu armağanları almak için gelen muço yanlışlıkla 6 şişe lavanta esansı getirdi, bu hatayı telafi etmek için muçoyu geri göndermeye hazırlanırken babam, lavantanın da aynı işi göreceğini söyşeyerek engel oldu. Şişeleri verdik ve felukadan ayrıldık; fakat Türkün sabırsızlığı bir müddet sonra dikkatimizi çekti, şişelerden birini aldı, tıpasını açtı ve bir dikişte içini boşalttı ve başı ile bize beğendiğini işaret etti. Babam hariç hepimiz birazdan arka üstü devrilmesini bekliyorduk, halbuki biraz sonra ikinci şişe açıldı, yine dibine kadar içildi. Bu sefer bir şey olmayacağından dolayı rahattık.
Reklam
Reklam