Başak Coşkun

Başak CoşkunNeoliberal İktidar ve Özne yazarı
Yazar
9.5/10
2 Kişi
6
Okunma
0
Beğeni
303
Görüntülenme

Başak Coşkun Sözleri ve Alıntıları

Başak Coşkun sözleri ve alıntılarını, Başak Coşkun kitap alıntılarını, Başak Coşkun en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sıfır istihdam sözü yalandır. Kapitalizm, çalışanı işsizlerle tehdit eder.
İstihdam politikası alanında, neoliberal disiplin, piyasa kurallarına yeterince boyun eğmeyenlere yönelik ceza silahını kullanarak işsizleri sorumlu kılmaktan ibarettir.
Mülkiyet hakkını kutsal bir doğal hak olarak mı kabul etmek gerekir, yoksa bu hakka çoğunluğun mutluluğu üzerindeki etkilerine göre faydasına göre mi bakmak gerekir?
Reklam
Homo Economicus türünün doğuşu
Piyasa ekonomisi ile ticarileşmemiş toplum birbirini tanımlar ve birbirine destek olur. Bunlar, içi boş uzam ve çerçeve gibi, fotoğraf objektifini oluşturan içbükey ve dışbükey mercek gibi kendi aralarında anlaşır.
Kadına şiddetin özü: Mülkiyet kaybı korkusu (imgesel ölüm korkusu)
Neoliberalizm, insanları kendilikleri üzerinden yönetirken, onların bazı bilinç dışı korku (özellikle ölüm korkusu) ve kaygılarını tetikler ve ilkel savunma mekanizmalarının kullanımını zorunlu hale getirir ya da bu savunma mekanizmalarının kullanımını elverişli hale getirir. Bunlardan biri "saldırganlıktır". Bunun bizim için önemi şudur: içinde yaşanılan çevre ve yaşamsal çerçeve de saldırganlığı üretebilir, artırabilir veya azaltabilir. Dolayısıyla, belirli bir iktidar modelini ve toplumsal akdi insanların ‘a priori’ olarak saldırgan olduğu varsayımına göre yapılandırmak, saldırganlığı kışkırtır ve üretir. Dolayısıyla, serbest rekabet ve kolektiflikten uzak bir bireyselcilik anlayışı etrafında inşa edilen neoliberal düzen, başlı başına saldırgan tepkiselliği artırmaya, yeniden üretmeye ve ürettikçe giderek artan şekilde saldırganlık varsayımına dayalı bir sisteme kapanmaya yol açar.
''Neoliberalizm aslında, insanları kendi cinsiyetlerine karşı körleştirir. Çünkü, neoliberalizm yaşamsal ve öznel alanı, cinsiyet kaygıları üzerinden değil ekonomik kaygılar üzerinden inşa eder. Fakat, cinsiyet eşitsizliğinden daha da önemli bir etkisi olur neoliberalizmin: kadınların ve erkeklerin kendi psişeleri içinde bir bölünmeye yol açar.
(..) Bireyi kategorize ederek, bireyselliğiyle belirleyerek, kimliğine bağlayarak, ona hem kendisinin hem de başkalarının onda tanımak zorunda olduğu bir hakikat yasası dayatarak doğrudan gündelik yaşama müdahale eden, bireyleri özne yapan iktidardır.'' - Foucault
Reklam
Hükümranlık, hükümetin merkezine dair temel soruyu sorarak bir toprağı kapitalleştirir, disiplin bir mekanı inşa eder ve kendisine öğelerin hiyerarşik ve işlevsel dağılımı sorusunu sorar, güvenlik ise dönüşebilir ve çok işlevli bir çerçevede düzenlenmeleri gereken olası öğeler ve olaylar dizisinden hareketle bir ortamı oluşturmaya çalışır.
Foucault Biyopolitikanın Doğuşu’nda neoliberalizmi analiz ederken kullanacağı planının aslında "yönetimsel aklın" ve "akılsallık/rasyonalite biçimlerinin" planı olduğunu söyler. Şiddeti dışlayan, pozitif bir iktidar modeli olarak yönetimsellik, disipline göre çok daha etkin ve ekonomik olan "özyönetimi" kullanır. Böylelikle de, öteki (insanlar) üzerindeki müdahale maskelenerek çok daha sert ve keskin şekilde uygulanmış olur.
Kendilerini "liberal" olarak gören yönetimsellik rasyonalitelerinin tipik özelliği çoğunlukla piyasa, sivil toplum ve aile olarak özetlenebilecek üç alanın haklarına referans vererek aynı anda hem siyasi alanın sınırlandırılmasını ve hem de bu alanların serbestliğini ihlal etmeden bu alanlardaki olaylar üzerinde eylem gösterilmesini sağlayacak bir dizi teknik icat etmektir.
Politik bağlamından kopan ve ekonomik bir faaliyete dönüşen "konuşma" artık toplumun genel "iyiliği" için müzakere etmek, tartışmak veya fikir geliştirmek amacıyla değil, neoliberal piyasa "doğru"larını yaymak, rıza örgütlemek, "halkla ilişkiler" yürütmek ve karşıt fikirleri boğmak amacıyla kullanılır. Sözün anlamı, değeri ve etkisi politik, felsefi ve ideolojik bir eksende değil ekonomik eksende şekillenir ve belirlenir. Dolayısıyla, demokratik alan politik bir alan olmaktan çıkar. Bu bağlamda, diyalog da piyasalaşmadan kaçamaz ve sadece özel şirket dilinin konuşuldugu bir "körler sağırlar birbirini ağırlar" diyaloğuna dönüşür.
Sayfa 184Kitabı okudu
Reklam
Bugünün becerileri yarının işleri için uygun değildir.
Oysa neoliberal özne "politik" eylemlerini de belirli (mümkün) neoliberal eylemler kümesi içinden seçer. Ekonomik ve toplumsal düzeni sorgulayacak hiçbir bilgi, düşünce ve eylemle ilgilenmez, zira düzeni sorgulamak kendi varoluşunu sorgulamak ve nihayetinde bundan vazgeçmek anlamına gelecektir. Öte taraftan, toplumla ve insanlarla ilgilenmiyormuş gibi de gorünmemelidir. Kendisine sunulan yoksullara yardım, mentorluk, gençlere girişimcilik dersleri, liderlik, politik bağlamından koparılmış kadın-erkek eşitliği çalışmaları gibi "sosyal sorumluluk" alternatiflerinden birini seçerek sermaye odakları ve toplumun geneli ile en ufak bir çatışma yaşama tehlikesine girmeden bu görevlerini de yerine getirir. Ekonomik özne, ancak gerçek politik alanın dışında kalmak suretiyle verili ekonomik ve toplumsal düzenin içinde kalabilir.
Sayfa 106Kitabı okudu
Toplum ve birey şirketselleşme ekseni üzerinden birbirleriyle uyumlaşır, birbirlerine dolanır ve neredeyse birbirleriyle kaynaşan bütünlüklü bir organizma oluştururlar. Amaç, şirketlerin sayısını artırmak ve toplumu sadece büyük şirketlerin işlev gördüğü bir alan olmaktan çıkartıp, şirket biçimlerini çeşitlendirmektir: "Piyasayı, rekabeti ve dolayısıyla şirketleri topluma şekil veren bir kuvvete dönüştürmek. Dolayısıyla, neoliberalizm bu bağlamda şirketsel bir yaşam formudur.
İş, arzuyu bastırmaktan ziyade, sömüren bir zillet sahası haline geldiğinde, bizler de kendi mutsuzluğumuza bağımlı ve mecbur hale geliriz.
Nedense hiç yabancı gelmedi !
Öte yandan, yaşadığımız dünyanın sorunlarına en iyi çözüm bulacak insanların Bill Gates, Richard Branson, Mark Zuckerberg, Oprah Winfrey, Jeff Bezos ve Elon Musk gibi milyarder girişimciler ve "başarı özneleri” olduğuna inanan, bu insanları "düşünce önderleri" olarak kabul eden ve Hillary Clinton'a oy veren liberal muhaliflerin; kendisi zengin olmayı başardığı için ABD'yi ve ona oy veren insanları zengin edeceğine, kaybettikleri işlerini, gelirlerini, yaşam standartlarını ve gururlarını onlara geri vereceğine inanan cumhuriyetçi Trump destekçilerinden pek de farkları yoktur. Birbirlerinden hiç hoşlanmayan toplumun bu iki "farklı" kesiminin ortak noktaları çok fazladır. Sadece "başarı" tanımları değil, kaybettikleri ve sahip olmayı arzuladıkları şeyler de benzer olan bu insanlar, aslında gerçek anlamda siyasi taraflar değil, ekonomik rakiplerdir.
39 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.