Bu metin İzlandaca dilinden otomatik olarak çevirilmiştir. Orjinali Göster
Büyük Oyun
Köşe yazarı Bekir Coşkun'u çok sevdiğim için edindiğim Büyük Oyun'a ancak 30 sayfa katlanabildim. Meğer bu Bekir Coşkun başkaymış.
"Gece yağmur çiselemiş, yerler henüz daha kurumamıştı. "Kitabın " henüz daha" ikinci tümcesi.
Kalemi eline alan yazar olduğunu sanıyor. Ben de mi yazsam n'apsam?
Bir gece yatıp kalktık….
Türk Ordusu yok…
Darbe yapacaklardı ama silahları tarlada gömdükleri yeri de unuttular demek…. Darbe olacak mıydı, olmayacak mıydı derken, ordu artık yoktu…
*
Bir gece yatıp kalktık…
Yargı yok…
🍁
“Komşunun radyosunda, her sene bu mevsimde durmadan çalan yine o hüzzam şarkı var:
Böyle mi esecekti bu mevsimde bu rüzgâr
Bütün kuşlar vefasız mevsim artık sonbahar
Unutmuş ellerimi eşim, dostum sevgilim
Kalbim acılarla bölünmüş dilim dilim
Bütün kuşlar vefasız mevsim artık sonbahar…”
🍁
Ayrılık mevsimidir bu aylar…
Yazlıkçılar
Ben Atatürk’ü sevmeyenleri de sevmem
O bir insan değildir bizler için
Bir ilkedir , bir idealdir , bir rejimdir , bir ülkedir , özgürlüktür , bağımsızlıktır , medeniyettir .
Biz hepsine birden “ATATÜRK” deriz.
Bu yüzden dilimizden düşmez
Onlar bir gün çekip gittiklerinde, peşlerinde "yetim-öksüz" kalan çok olur:
Mutfaktaki dolap, perdeler, kavanozun içindeki eski düğmeler, özenle saklanmış küçülmüş giysiler, dolap diplerindeki kurdeleler...
Sabah karanlığında mutfaktan gelen tıkırtılar susar, yetim kalmıştır tabaklar.
Bir kadın gittiğinde hep suyu unutulur saksıların.
O teki kalmış eski bardağın anlamını bilen olmaz.
Balkon artık sessizdir, koridor kimsesiz.
Bir kadın gittiğinde...
Bir kadın gittiğinde ne çok kişi gider aslında; bir ağır işçi, bir temizlikçi, bir bakıcı, bir bahçıvan, bir muhasebeci...
Bir anne gider...
Bir dost...
Bir arkadaş...
Bir sevgili...
Ne çok kişi yok olur bir kadın gittiğinde....