Bekir Kuzudişli

Bekir KuzudişliHadis Tarihi yazarı
Yazar
Editör
8.8/10
20 Kişi
212
Okunma
12
Beğeni
1.880
Görüntülenme

Bekir Kuzudişli Sözleri ve Alıntıları

Bekir Kuzudişli sözleri ve alıntılarını, Bekir Kuzudişli kitap alıntılarını, Bekir Kuzudişli en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sahabenin hadis rivayetindeki hassasiyeti...
Bir gün İbni Mesud :" Allah Rasulü buyurdu ki" dedi, sonrasında başını eğdi. Ona baktım, ayaktaydı gömleğinin bağları çözülmüş, boyun damarları şişmiş, gözlerinden yaşlar akıyordu. Sonra şöyle dedi: "Bundan az veya çok, buna yakın veya buna benzer bir şekilde rivayet etti."dedi.
Ölümden sonra devam edecek ikinci husus, faydalı ilim miras bırakmaktır. Gerek Kur'ân-ı Kerîm gerekse hadisler Müslümanların faydalı ilimler öğrenmesini istemiş ve onları gizlememesi gerektiğini vurgulu bir şekilde hatırlatarak sonraki nesillere aktarılmasını istemiştir. Bu yüzden İslâm'da ilme ve âlimlere büyük önem verilmekte, gerçek âlimlerin yokluğu sapma ve saptırmayla eş anlamlı sayılmaktadır. Kitap okuma, yazma, öğrenci yetiştirme veya onların yetişmesine maddi veya mânevî olarak yardımda bulunma dinimizde sevap sayılan işler arasındadır. Bu ameller, insanlar onlardan faydalanıp durdukça, yapanın amel defterini kapatmayacak işlerdir.
Sayfa 133Kitabı okudu
Reklam
Zira ibadetler imanın dışa vurumu gibidir. İbadetlerde gevşek davranan şahısların imanlarının sağlamlığını tekrar gözden geçirmeleri gerekir.
Sayfa 100Kitabı okudu
Aile İsnadları
İlk asırda isnadların oluşumu ile Hz. Peygamber döneminde yaşanan olaylar arasında yakın bir ilişki bulunmaktadır. Bu dönemde hadisler genelde sistemli olarak nakledilmediği için, ilgili sahâbî ile aynı ortamı daha çok paylaşabilen kimselerin, onun ilminden daha fazla istifade ettikleri söylenebilir. Dolayısıyla bir sahabî ile sürekli bir arada bulunma imkânına sahip olan aile fertleri, ailenin ilmini bir sonraki nesle aktarmada diğer ravilerden daha şanslıdırlar. Bu bağlamda Hz. Peygamber'in verdiği fikhi ve siyasi vesikalar ya da sahâbîlerin yazdığı hadisler, bir ailenin tabii müktesebatı da sayılacağından ilgili sahabînin vefatından sonra, genelde aile fertleri tarafından sonraki nesillere ulaştırılmış ve aile isnâdlarının olu- şumuna zemin hazırlamıştır. Ancak isnâdlarında adı geçen aile fertleri tarafından okunarak nakledilmediği gerekçesiyle muhaddisler bu vesikalara genelde ihtiyatla yaklaşmışlardır. Öte yandan Medine dışından gelerek Allah Resûlü'nden siyasi içerikli bir belge alan veya Hz. Peygamber'in kendilerine bir vesika verdiğini iddia eden şahısların da şartların uygun olması durumunda aile isnâdları oluşmuş, fakat genelde bu isnâdlar hadis tekniği açısından zayıf sayılmıştır.
Sayfa 309Kitabı okudu
Hz. Ömer Ailesi ‘Aile İsnâdları’
Hz. Ömer ailesi, ilk iki asırda ilimle öne çıkmıştır. Sahâbe döneminde Hz. Peygamber'in oldukça yakınında bulunan Hz. Ömer, Allah Resûlü'nün eşi olan Hafsa bint Ömer ve gerek Allah'ın elçisinden gerekse babası ve ablasından ilim elde eden Abdullah b. Ömer, Ömer ailesinin temel taşlarını oluşturmaktadır. Genç yaşlarında, babası ve ablasının konumu nedeniyle sürekli Hz. Peygamber'le birlikte olma imkânına erişen Abdullah b. Ömer, ayrıca dört halife devrinin uygulama- larına da şahit olmuş ve bu birikimini sonraki nesillere ulaştıracak kadar uzun yaşamıştır. Diğer taraftan onun iç karışıklıklardaki tarafsız tutumu da Ömer ailesinin ilminin, aile isnâdlarıyla devam etmesinde etkili olmuştur.
Sayfa 305Kitabı okudu
Hz.Peygamber (s.a.v.) çeşitli vesilelerle sahabilerin sözlerinin orada bulunmayanlara aktarılmasını öğütlemişti. Zeyd b. Sabit (v.45/665) ve diğer bazı sahabilerden nakledildiğine göre Allah Resülü, "Hadislerimi işitip duyduğu gibi aktaran şahısların Allah yüzünü ağartsın" buyurmuştur. Ayrıca o, Veda hutbesinde de sözlerinin diğer insanlara ulaştırılmasını özellikle istemişti." Öte yandan, ilmin gizlenmesini şiddetle kınayan âyet ve hadisler, öğrenilen hadislerin edasını gerekli kılıyordu. Buna karşılık Hz. peygamber (s.a.v.), kendi adına yalan söylenmesini şiddetli ifadelerle yasaklayarak, Müslümanları bu konuda uyarmıştı. Resûl-i Ekrem'in (s.a.v.) bu uyarısı, hadis nakleden sahabilerin ne kadar ağır bir sorumluluk altında olduklarını net bir şekilde ortaya koyuyordu.
Reklam
Haram veya mekruh olan işlerde ise niyetin başka olması bir anlam ifade etmemektedir. Örneğin Bakılması haram olan bir şeye bakıp da niyetinin Allah'ın kullarını tefekkür etmek için olduğunu söylemesi helal değildir. İçkiyi su niyetine içse, o yine de haramdır.
Kalbin düzgün olması
Kalp, organların hakimi gibidir. Kalpte kin, kıskançlık, öfke, aşırı arzu ve benzeri mânevî hastalıklar olduğu takdirde, küp ancak içindekini sızdırır misali, gözetimi altındaki organlar da istenilen şekilde hareket edemeyecek, mesela dil, kötü ko- nuşacak; el, haksızlık yapacak; ayaklar, harama gidecektir. Kalp bunlardan uzak olduğu takdirde ise diğer organlar da ona uyup hayırlı amel yapacaklardır.
Sayfa 230Kitabı okudu
Günlük işlerde ise Allah rızası gözetildiği zaman onlar aynı zamanda sevab vesile olacaktır. Nitekim Hz. peygamber (s.a.v.), "Allah'ın rızasını umarak aile için yaptığın her bir harcamanın mutlaka mükafatını alırsın. Eşinin ağzına koyduğun bir lokma da buna dahildir." buyurmaktadır. Benzer şekilde ticaret yapan kimse, işini en iyi şekilde yaparak insanlara faydalı olmayı, onları aldatmamayı düşünürse hem para hem de sevap kazanabilir.
Hadislerin sistematik olarak nakledilmediği ilk asırda aile isnâdlarının öne çıkması, geniş aile yapısına sahip aile fertlerinin sürekli birlikteliklerine ve bu birlikteliğin uzun süre sağlanabilmesine bağlıydı.
Sayfa 218Kitabı okudu
Reklam
Abdullah İbn Mesud Hadis Rivayet Ederken..!
Bir gün İbn Mes'ud "Allah Resûlü buyurdu." dedi, sonrasında başını eğdi. Ona baktım, ayaktaydı gömleğinin düğmeleri çözülmüş, boyun damarları şişmiş, gözlerinden yaş akıyordu. Sonra şöyle dedi: "Bundan az veya çok, buna yakın veya buna benzer bir şekilde rivayet etti." dedi." (Bir de korkmadan titremeden uydurma hadis rivayet edip bunu savunan kardeşlerimiz var. Ashabı Kiram'ın bu halinden ibret alsalar ya.)
Sayfa 60 - KAYIHANKitabı okudu
İbadetleri Allah katında makbul kılan şey bizim ihlas ve samimiyetimizdir.
"... İbadetlerde hem insanların hem de Allah'ın rızasını gözeten bir duruşun Allah katında hiç bir ehemmiyeti olmadığı belirtilmiştir. Başka bir deyişle, hem insanlar görüp ve takdir etmesi hem de Allah rızası için namaz kılan bir şahsın namazının Allah katında herhangi bir değeri yoktur. Çünkü ibadetleri Allah katında makbul kılan şey bizim ihlas ve samimiyetimizdir..."
Sayfa 40 - Kayıhan Yayınları - 5. BaskıKitabı okudu
Hz. Peygamber’i dikkate almadan Kur’ân’ı anlamak ve dini Allah’ın razı olduğu şekilde yaşamak mümkün değildir.
Vefat esnasında) Hz. Peygamber'in saç ve sakalındaki beyaz kıl sayısı yirmi tane değildi. Enes b. Mâlik
Sayfa 18 - Kayıhan yayınları
27 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.