Çağının en önemli felsefecilerinden biri olarak kabul edilen Bernard Williams, 1929'da Essex'te dünyaya geldi. Oxford Üniversitesi'nden 1951 yılında mezun oldu. Çalışmalarıyla ahlâk felsefesi alanına yeni bir soluk getiren; kimlik, eşitlik, ahlak ve ayrıca Wittgenstein, Nietzsche, Descartes, Aristoteles ve Platon gibi filozofların yorumlanmasıyla ilgili tartışmalara önemli katkılarda bulunan Williams 2003 yılında yaşama veda etti. The Times gazetesi onu "zamanının ahlak felsefesi alanında çalışan en parlak ve en önemli felsefecisi" olarak nitelemişti.
Oxford, londra, Cambridge ve California üniversitelerinde ders veren Williams, 1979-87 yılları arasında Cambridge, King's College'da dekan olarak görev yaptı. Etiğin kültür ve tarihte birbirinden ayrılamayacak biçimde iç içe geçtiğini savunan yazarın etkili yapıtı Ethics and the Limits of Philosophy'de (1985) ele aldığı konulardan biri de buydu.
Williams ahlak felsefesi alanındaki çalışmaları temellerine; tarihe ve kültüre, siyaset ve psikolojiye, özellikle de Greklere geri döndürme çabasıyla uluslararası düzeyde ün kazandı. Hümanist ruh taşıyan bir analitik felsefeci olarak tanımlanan Williams, kendisini birbiriyle iletişim kurması giderek güçleşen alanlardan fikirleri bir araya getiren bir sentezci olarak görüyordu.
Göreceliğin merkezi kafa karışıklığı, toplumların farklılaşan tutum ve değerlere sahip olmalarından bir toplumun bir diğerine tutumunu belirleyecek göreli-olmayan a priori bir ilke çıkarıvermeye çalışmasıdır; bu, imkânsızdır.
Amoralizmi, göreciliği, öznelciliği, faydacılığı benimseyen insanlar için ahlak ne ifade etmektedir/etmemektedir? İyi nedir, ne ile ilgilidir? Bu sorularla ve muhtemel cevaplarıyla ilgilenenler için biçilmiş kaftan bu kitap. Ayrıca kitabın sonundaki faydacılığın değerlendirildiği bölüm çok faydalı. :)