Şimdi bizi iyi dinle:
Düşmanımızsın sen bizim.
Dikeceğiz seni bir duvarın dibine.
Ama madem bir sürü iyi yönün var.
dikeceğiz dibine iyi bir duvarın.
iyi tüfeklerden çıkan iyi kurşunlarla vuracağız seni,
sonra gömeceğiz iyi bir kürekle iyi bir toprağa.
“Seyirci kalan kişi
Artık açmalı gözünü
Katılmamış da olsa kavgaya
Sonunda paylaşacak bozgunu
Bir kenarda durmak falan boş
Ne yapsa kaçamayacak kavgadan
Kendi davası için dövüşmeyen
Dövüşecek düşmanın davası için...”
"Sofradan en fazla payı alanlar, bize kanaatkar olmayı öğretiyor. Karnını doyuranlar, açlara seslenip gelecek güzel günlerden bahsediyor. Ülkeyi uçuruma sürükleyenler, sıradan insan için ülke idare etmenin zor olduğundan dem vuruyor."
İncecik pardesüler içindeki okul arkadaşlarımız
her vakit çok geç gelirlerdi sabah dersine,
çünkü süt ve gazete dağıtırlardı annelerinin yerine.
Öğretmenler
onları bir güzel azarlar
ve işaret korlardı kara kaplı deftere.
Getirmezlerdi yanlarında yiyecek filan.
Ders aralarında yalnız
ödevlerini yaparlardı helalarda.
Ama izin verilmezdi
Bir yaprak gönder bana,
bir koruluktan koparılmış olsun,
hiç değilse evinden yarım saat öteden.
Sen oraya dek yürür güçlenirsin,
bense kalkar teşekkür ederim sana
o güzel yaprak için.
"...ve şimdi görüyorsun açıkça;
bu bir tahterevalli tahtası.
bütün düzen bir tahterevalli aslında.
iki ucu birbirine bağımlı.
yukardakiler durabiliyorlar orada,
sırf ötekiler durduğundan aşağıda.."
Şimdi bizi iyi dinle:
Düşmanımızsın sen bizim
Dikeceğiz seni bir duvarın dibine
Ama madem bir sürü iyi yönün var
Dikeceğiz seni iyi bir duvarın dibine
İyi tüfeklerden çıkan
İyi kurşunlarla vuracağız seni
Sonra da gömeceğiz
İyi bir kürekle
İyi bir toprağa...