Evin eşiğinde oturan iki kadın aralarına aldıkları bir kadın cesedinin başını yukarı doğru tutmaya çalışıyorlardı. Kadının adı Bendê Özdemir'miş. Yatalak olduğu için yakılan evinden dışarı çıkamamış ve dumandan zehirlenerek ölmüş. İki kadın, üzerinde örtü falan olmayan Bendê Özdemir'in başını kucaklarına almış, dik tutmaya çalışıyorlar. Başı yukarıda duruyor. Biz, "Niye öyle tutuyorsunuz ölüyü?" dedik. "Biz artık ölülerimize bile baş eğdirmeyeceğiz," dediler.
İbrahim Kaypakkaya, hiçbir zaman öne çıkarılmaz. Televizyonlarda konuşulmaz, Deniz Gezmiş öne çıkartılır, tişörtleri yapılır ama Kaypakkaya hiç konuşulmaz. Çünkü "Kemalizm faşizmdir," diyen tek Türk solcusu oydu.
Edip Cansever boşuna, "Gökyüzü gibi bu çocukluk hiçbir yere gitmiyor," dememiş.
Çocukluk bizim yurdumuz, en çok orada yara alıyor ve ne kadar değişsek gelişsek de tüm hayatımızı onun üzerinden şekillendiriyoruz.
Sana buraya bazı şeyler koyuyorum. Yol boyunca aklında olsun. Lazım olursa açar okursun, Olmazsa da olsun, bir zararı yok burada dursun.
Şuraya bir cümle koydum. Bırak, acımızı birileri duysun. Hem zaten şiir niye var? Dünyanın acısını başkaları da duysun!
Acı mıhlanıp bir kalpte durmasın. Ortada dursun. Olur ya biri eline alır okşar, biri alnından öper. Az unutursun