“Bir varmış, bir yokmuş diye başlar bazı masallar. Bu masallar bizi sihirli güçlerin yönettiği, cinlerin, perilerin, devlerin yaşadığı, yılanlar kraliçesi Şahmaran’ın dünyasına götürür.
Gerçeklik ve fantezi arasındaki sınır, şeffaf ve geçirgendir. Bu sınırın öteki tarafına geçmemizi sağlayan küçük aralıklar vardır. Tıpkı Şahmaran’ın balını sakladığı kuyu gibi. Ya da Çin Seddinin kapılarını açan Cebrail veya Hızır Peygamber gibi. Bu arzu duyulan dünya bize Binbir Gece Masallarından tanıdık gelir.
Sözlü geleneğin ürünü olan bu muhteşem eser bize modern öncesi dönemlerde Müslüman halklar olan Türklerin, Arapların, İranlıların ve Hintlilerin ne derece fazla ortak masal ve anlatımlarının olduğunun göstergesidir. Türk halk ozanları, Masalcıları birçok farklı kültürün eserlerini Anadolu potasında eriterek kendi geleneklerini de katarak harmanlamışlardır.”