Bugüne kadar okumadığım için kendimden utandım. Rus edebiyatını severim ama yazarla yeni tanıştım.
2. Dünya savaşı sonrası yaşadığı kasabaya geri dönen bir tank subayının dönüşte yaşadığı hayat.
Yaşadığı şehir nazi subayları tarafından bombalanmış ve şehir içinde bulunan çelik fabrikası ile birlikte ural dağlarına taşınmıştır. Eski bir çelik ustası olan emekli askerimiz ailesini yitirdiği ve tanıdıkları ural eteklerine taşındığını öğrenince kısa bir süreliğine eski ölen arkadaşın eşinin yanına sığınır ve hep hayalini kurduğu eski işine döner. Fakat hiç bir şey eskisi gibi değildir. Çelik üretme tekniği, fabrika, şehir, yaşam tarzı...... bu olay kurgusu üzerine kurulu sıcak kısa bir roman.
Emekli askerin, etik anlayışı, babasız çocuğun subaya yaklaşımı, eski arkadaşının eşine bağlanması, öfke, korku, yalnızlık duygusu, fabrikada rekabet, hırs, sevgi, kararsızlık gibi bir çok insani duygu çok sade bir şekilde anlatılmış. 1968 basımı olmasına rağmen çeviri muhteşem... bir çırpıda okunuyor. Okumayan kitap sever dostlar öneririm.
Bazen zafer kaybetmek demektir ve insanlar kaybedeceklerini bildikleri halde zaferi kazanmak isterler. Çeliği dökmedeki hüneri ve başarısı sevdiği kişilerden kopmak olabilir....
