Borisoviç Lutskiy

Borisoviç LutskiyArap Ülkelerinin Yakın Tarihi author
Author
8.0/10
10 People
27
Reads
1
Likes
746
Views

About

Sovyet Arap tarihçileri okulunun kurucusu olarak kabul edilen, önde gelen Arap tarihi uzmanlarındandır.
Full name:
Vladimir Borisoviç Lutskiy
Title:
Arap Tarihi Uzmanı, Yazar

Readers

1 readers liked.
27 readers read.
6 readers are reading.
40 readers will read.
2 readers left half.
Reklam

Quotes

See All
İngiltere’nin Süveyş Kanalı Hisselerini Satın Alması 1875 yılı sonunda, İsmail, yabancı kredilerin ödemesini karşılamak için, Mısır’ın Süveyş Kanalındaki hisselerini satma kararı aldı. Teklifler İngiltere ve Fransa’ya götürüldü. Fransa çekimser dursa da Britanya Hükümeti aceleci ve kararlı davrandı. Britanya Başbakanı Disraeli (Lord Beaconsfield), parlamentoyu hatta kendi kabinesindeki üyeleri bile haberdar etmeden, arkadaşı olan Rotschild’den 4.000.000 £ borç aldı ve kendi hükümeti adına Süveyş Kanalı’nın 176.000 adet hissesini satın aldı. İşlem 25 Kasım 1875’te gerçekleşti. Hisseler Britanya Hükümeti’nin eline geçti ve 8 Aralık 1875’te de Lesseps, İngiliz temsilcileri, Süveyş Kanalı Şirketi’nin yönetimindeki koltuklarını almaları için davet etti
14 Eylül akşamında İngiliz-Hint süvarileri Kahire’ye iyice yaklaştı ve Arabi de sonunda İngilizlere teslim oldu. Kafr El-Davar, Ebu Hur ve Dimyat’taki birlikler de silahlarını bırakacaktı. 24 Eylül 1882’de Hidiv Tevfik ve “bakanları” başkente geldi. Tutuklu karşı-devrimciler serbest bırakıldı ve gericiler zaferlerini kutlamaya başladılar. İşgalciler, Mısır ordusunu silahsızlandırıp terhis ettiler. Direniş gösterecek birimlerin üzerine cezalandırıcı birlikler gönderildi. Üstelik Mısır halkına 9.000.000 £’luk bir tazminat kabul ettirilecekti. İstanbul Büyükelçisi Lord Dufferin, bağımsızlık mücadelesinde yer alanların cezalandırılması işlemini yönetmek için Kahire’ye geldi. Aralık 1882’de Arabi ve yardımcıları ölüm cezasına çarptırıldı, fakat Arabi’nin infazının yeni bir isyan doğurabileceğini fark eden Dufferin bunu ebedi bir Seylan sürgününe çevirdi. İsyanın altı lideri de Arabi’yle birlikte gönderildi. Çok sayıda vatanîyun Mısır’dan kovuldu.
Reklam
İktidarı ele geçirmekteki başarıları üzerine Jön Türkler tamamen yozlaşmış ve kitlelerden kopmuştu. Türkiye’deki şovenist çevrelere karşı uzlaşıcı davranmış ve devrimci harekete karşı açıktan bir mücadele başlatmışlardı. Yurt içinde feodal toprak imtiyazını muhafaza etmiş, köylülerin lehine olan vergi reformundan vazgeçmiş ve başta 1910 grev yasası olmak üzere işçilere karşı birçok tedbir almışlardı. Uluslararası sahada ise ülkeyi her türlü yabancı etkiden kurtarmayı reddetmiş ve Alman emperyalistler ile anlaşmışlardı. Abdülhamid’in Alman eğilimine yönelmiş ve tüm ülkeyi Alman Kaiser’in varsıllığına dönüştürmüşlerdi
1831 vebası nüfusun büyük çoğunluğunu kırıp geçirmiş ve Irak’ın üretici güçlerinin üstünden yıkıcı bir rüzgâr gibi geçmişti. Bağdat’ta yaşayan 150.000’den fazla kişiden geriye 20.000 kişi kalmıştı ve Basra’da ise 80.000 kişilik nüfus 5-6 bine kadar düşmüştü. Birçok köy ve kasaba tamamen ortadan kaybolmuştu. Evlerin kapılarına kilit vurulmuş, dükkânlar ve imalathaneler kapanmıştı. Tarlalar ve bahçeler terk edilmişti. Ekilmiş alanlar azalmış ve meyve ağaçları kurumuştu. Ticaret durma noktasındaydı.
1 Temmuz 1798’de Fransız ordusu İskenderiye’ye çıktı. Şehrin sakinleri bir ölçüde direniş gösterdi, ama bu kısa sürede bastırıldı ve Fransız ordusu güneye, Kahire yönüne doğru ilerledi. Aynı gün Napolyon Mısırlılara, Fransız Devrimi’nin ideallerinin tuhaf bir biçimde sömürgeci tehditler ve nüfusun geri unsurlarının dinî duygularına yönelik sinik, demagojik bir piyesle iç içe geçtiği bir bildiriyle seslendi. Napolyon kendisini neredeyse dini bütün bir Müslüman ve İslam’ın dostu ve hamisi olarak sundu. Osmanlı İmparatorluğu’nun en zengin bölgesi olan Mısır’ı zapt edip kendisini “Türk padişahının dostu” ilan etti. Mısır’a geliş amacını padişahın, Mısırlıların ve Fransa’nın düşmanı olan “Memlukleri cezalandırmak” olarak açıkladı. Bunun yanında Mısır’da yerleşik olan Fransızları savunmanın gerekliliğinden dem vurdu, ki bu argüman sonraları bütün sömürgeciler tarafından diğer ülkelerin iç işlerine müdahalenin bahanesi olarak kullanılacaktı. Bildiri Müslümanların olağan hitabıyla başlıyordu: “Esirgeyen ve bağışlayan Allah’ın adıyla. Allah’tan başka tanrı yoktur ve Muhammed onun elçisidir.

Updates

See All
Henüz kayıt yok

Comments and Reviews

See All
Reklam
1/10 puan verdi
Bu kitap benim gözümde kendi geçmişlerini, sovyet Rusya'nın yaptığı zulümleri görmemezlikten gelip Osmanlı Devleti’ni yerme derdinde olan bir kitaptan öte bir şey degildir!
Arap Ülkelerinin Yakın Tarihi
Arap Ülkelerinin Yakın TarihiBorisoviç Lutskiy · Yordam Kitap · 201127 okunma