"Yasal ve dinsel onayla yapılan evlilik eşler arasında yaşam boyu bir bağ kurmak içindir; buna saygı gösterilmesini de toplum yüklenir. Böylece insanlar arası ilişkilerde sevgisel uyumlar, bir anlık durumdan çok, bir amaca bağımlı olur. Duygu ve istek türünden ilişkilerin sınırları içinde ilgiler peş peşe değişimlere uğrar: Aşk girişimlerinin başında henüz biribirine uymamış iki eş, bu dönem içinde duygularının, arzularının ve ilgilerinin olgunlaştığını görürler, kişisel sevgi içinde yavaş yavaş erirler, evliliğin ortak yaşamı içinde bunlar daha da zenginleşir ve karmaşık hale gelir, çocukların doğumundan sonra da çok daha önemli derecede artar. Ama her şeye karşın tüm bu duygusal uyumun çeşitliliği, bir bireyin diğerinin yaşamı üzerine etkisini artırmaktan başka bir şey yapmaz. Aradaki bağın kopması giderek güçleşir, psikolojik ve toplumsal düzen bu bağın kopmasına engel olur. Böylece, örneğin ilkel olduğu kadar, uygar toplumlarda da, ana babayla çocuklar arasındaki ayrılık ya da kopma, kişisel bir trajedi olduğu kadar, toplumsal bir mutsuzluktur da. "
"Kültürden yoksun insan artık yaşamını sürdüremez ve kültür içinde sürekliliğini sağlamayı güvence altına almayan bir insan soyu olmaksızın da kültür var olamaz."
"Kadın kendi karnından çıkan çocuğa tüm sevgisini adar ve tüm ilgisini onun üzerinde yoğunlaştırır. Yumurtalığın erkek tohumu ile döllenmesinin babada sevgisel davranışlara yol açmaya yeteceğini kabul etmek zordur. Benim kanıma göre, erkeğin sevgisel davranışlarını belirlemeye elverişli tek etkenlerin, gebelik sırasında erkeğin kadınla olan ortak yaşama bağlılığına verilmelidir. Eğer durum bu söylediğimiz gibiyse, erkeğin sevgisel davranışını uyarmak ve örgütlemek için kültürel zorlamanın ne derecede gerekli ve kültürün de ne derecede doğal eğilimlere gereksinimi olduğu açıkça görülür. "
"Hayvanlar bize, organizmanın içinde geçen ve her biri doğuştan gelen tepkilerle belirlenen bir dizi fizyolojik olaylar sunarken, insanda sürekli gelişen bir heyecanlar sistemi buluruz.
Birbirlerine aşık olacaklar karşılaştıkları andan itibaren, giderek zenginleşen bir heyecan sisteminin aşamalı gelişimine katılmış olurlar; mutlu ve uyumlu bir ilişkinin koşulu, bu ilişkinin sürekliliğine ve kararlılığına bağlıdır. Bu karmaşık davranışın bileşimine doğuştan gelen tepkilerden başka ahlaksal kurallar, ekonomik umutlar ve zihinsel ilgiler gibi toplumsal öğeler de katılır.
Evlilik sevgisinin daha sonraki evrelerini büyük ölçüde belirleyen, ilk aşk girişimlerinde gerçekleştirilen biçimler olur. Öte yandan, iki sevgilinin aşk girişimlerini ve birbirlerine gösterdikleri ilgiyi belirleyen bu kez tasarlanan evliliğin olasılıkları ve yararları olur. "
"Evlilik toplumsal bakımdan onaylandıktan ve güvence altına alındıktan sonra evli çiftler kendilerini yasal, dinsel ve ahlaksal cezaların uygulaması altında karşılıklı kimi görevlerin ve zorunlulukların karşısında bulurlar.
Bununla birlikte, insan toplumlarında evlilik dağılabilir, bunun üzerine çiftler ayrı bir evliliğin yükümlülüğü altına girerler. Gerçi bu süreç insanın karşısına büyük güçlükler çıkarır ve kimi uygarlıklarda boşanmanın fiyatı, boşanmayı kısıtlayacak kadar yüksektir. "