"Birey olarak bir değerimin olmadığını, sadece genlerimin önemli olduğunu mu söylüyorsun?" dediğinizi duyar gibiyim. Bir bakıma, evet, mantıklı sonuç bu."
Her doğumu selamlayan bu duyuru, her birimizin beşikten mezara tüm yaşamının rengini değiştirir. Cinsiyet, birincil nişanımız, kim olduğumuzla ilgili bütün tariflerde ilk belirtilen özelliktir.
Doğacak bebeğin cinsiyeti, tamamen yumurtayı aşılayan spermin taşıdığı kromozoma bağlıdır. Aşılamayı başaran spermde X kromozomu varsa bebek kız; Y kromozomu varsa bebek erkek olur. Çocuğun cinsiyetinin tayininde kadının hiçbir rolü yoktur. Kimbilir geçmişte kaç kadın bu basit gerçeği bilmek isterdi? Erkek çocuk doğurmayınca, bilerek veya bilmeyerek, ne kadar çok kadın "suçlanmıştır" kimbilir?
Xenia'nın yakında bir değil iki bebek doğuracak olmasından ötürü endişeleniyorlardı. Başa gelebilecek en kötü şeylerden biriydi bu. Bir annenin iki bebeği birden emzirip taşıması mümkün değildi. Bu yüzdendir ki doğa, bebeği büyüyünceye kadar annenin yeniden hamile kalmasını önlüyordu. Kadınlık hormonu da buna uyum sağlamıştı. Yine de, doğumların yüzde 1'inde Xenia'nın durumunda olduğu gibi, ikiz bebekler oluyordu. Daha önce de ikiz doğumlar olmuştu; böyle durumlarda, kabilenin kurallarına göre, bebeklerden küçük olanın derhal öldürülmesi gerekiyordu. Ancak, bebeğini kaybeden ve hâlâ sütü olan bir kadın varsa ikizlerden birini onun emzirmesine izin veriliyordu.
Bryan Sykes, Oxford Üniversitesi Moleküler Tıp Enstitüsü 'nde insan genetiği alanında bir profesör. Aynı zaman da ücret karşılığında başvuranlarının kişisel kökenlerinin nereden geldiğini DNA analizleriyle tespit ediyor. Erkeklerin ve kadınların tüm hücrelerinde mitokondriya bulunmasına rağmen, yalnızca kadınlar yumurta ürettiğinden, bir tek onların mitokondriyası kalıtım yoluyla çocuklarına geçermiş. Babaların mitokondriyal DNA'ları kalıtım yoluyla aktarılmazmış. Sykes "Havva'nın Yedi Kızı" isimli kitabın da mitokondriyal DNA analizi ve diğer yöntemler kullanılarak gerçekleştirilen çalışmalarla tüm Avrupa nın 7 tane kadının soyunda geldiğini ayrıntılarıyla , ilginç örnekler vererek, herkesin anlayabileceği bir dille anlatıyor. Tabii ki bu keşif bu kadar da rahat olmamış. Rahatlıkla okunabilecek bir kitap. İlgi duyanlara tavsiye ederim.
Ben bir bilim kitabını bu kadar hayranlıkla ve bir nefeste okumamıştım.Resmen aksiyon ve macera filmi izlercesine okudum kitabı.Hem öyle etki bıraktı ki aradan yıllar geçmesine rağmen hala daha unutamadım.
Herkese tavsiye ederim.
Gelelim kitabın içeriğine..
Bryan Sykes Moleküler Biyolog olarak Buz Adam Ötzi'nin keşfinden sonra anneden çocuğa geçen bir genin nesiller boyunca hiç değişmeden korunduğunu saptayınca Avrupalıların ilk atalarını
Ortaya çıkarmak için bir dedektif titizliğiyle adeta dünyayı dolaşarak moleküler antropolojik çalışmalar yaptı.Sonuçta yerli Avrupalıların tamamının 7 kadının soyundan geldiğini buldu.45.000 yıl öncesine dayanan bir soyağacı ortaya çıktı.
Bir bilim adamının tutkuyla yaptığı çalışmaları anlattığı bu kitap bende hayranlık uyandırdı.
Bırakın başkalarının yaşamlarında fark yaratmayı Kendi yaşamlarımızda bile fark yaratmaya kaç kişi çalışıyor bizde?
Cinsiyetler neden oluşmuştur? Erkekler olmazsa ne olurdu? Kadınlar olmazsa neler olur? Homoseksüellik genetik midir? Cinsel seçilimin etkileri nelerdir? vb. Bu tarz aklımızda bulunan bazı sorulara elinden geldiğince bilimsel olarak yanıt vermeye çalışan bir genetikçinin elinden çıkmış bir başyapıt eseri diyebilirim bu kitap için. Kitabı okumak için benim tavsiyem lise mezunu olmanız olacaktır çünkü lise biyoloji bilgisi ile çok daha rahat anlaşılabilir bir eser olduğunu düşünüyorum. Okurken acele etmeden sindire sindire okunabilecek bir eser. Bilimsel bilgi ağırlıklı ve sizi bazı konularda donatabilecek seviyede diyebilirim. Okurken aklınızdaki bazı sorulara cevap oluştururken bunun yanısıra aklınızda yepyeni sorulara yer açıyor. Bu yüzden hem öğretici hem sorgulatıcı bir eser olarak kesinlikle önerdiğim eserler arasına giriyor ve okumanızı tavsiye ediyorum. Sevgiyle ve kitapla kalın. :)
Adem’in LanetiBryan Sykes · Koç Üniversitesi Yayınları · 2017106 okunma