Ah şu vazgeçilmezlik!
Onun uğruna nelere katlanır, nelerden yoksun kalır, nasıl da bunaltırız kendimizi. Tutsaklığımızın adıdır vazgeçilmezlik çoğu kez.
"Terk etmek" bana büyük bir söz geliyor. Ben, benden öncekinden kalan boşluğu, benden sonrakine bıraktım: Sana bıraktım. Sen gidersen yerine başkası gelecektir. Çünkü yalnız yaşayamaz o. Yalnız yaşayabilmek kendini güçsüz yanlarınla da kabul edebilmektedir.
Çok gençken herkesi, her şeyi, hatta dünyayı değiştirebileceğimizi sanırız. Nasılsa hiç yaşlanmayacak, hiç ölmeyecek ve sonsuza ulaşacağızdır. Oysa duvarda tek bir tuğla olduğumuzu ve ancak 'iyi bir tuğla' olmayı başarmakla yükümlü olduğumuzu görürüz bir gün...