Bülent Ulus

8.0/10
8 Kişi
24
Okunma
0
Beğeni
536
Görüntülenme
27 Nisan 1960 günü Marmara öğrenci Lokali'nde Tıp Talebe Cemiyeti'nin toplantısında bir araya gelen öğrenciler de toplantı gözetimi altında tutmak hükümetin soluğunu hissettirmek için orada bulunan polisler de tarihi bir eşikte olduklarını bilmiyordu. O akşam yaşanacaklar Türkiye'de sivil itaatsizlik eylemlerinin ve hürriyet mücadelesinin kıvılcımı olacaktı. "Ham meyvelerin dalından koparılacağı", bir ıslığın yarattığı titreşimin muktedirleri çaresiz bırakacağı günlere yürüyen dakikalarda, kimse kopacak fırtınanın farkında değildi... Öğrenciler bir telgraf çekmek istiyordu. Polisler ise gözdağı vermek..
Eylem gününü ve saatini belirlemek, ancak bunu doğrudan ifade etmemek gerekiyordu. Eylem tarihi netleşince artık Kızılay'da birbirini tanır hale gelen öğrenciler aynı şifreyi paylaşmaya başladı. "555K, beş yüz elli beş ka..." Beşinci ayın beşinde, saat beşte, Kızılayda!
Sayfa 111Kitabı okudu
Reklam
Bazıları kalkıp hak ve hürriyet taleplerini darbe zemini oluşturmak olarak lanse etmeye çalışıyor, ki aslı demokrasiye zemin oluşturmaktır, altını çiziyoruz. Türkiye'de tarih yazıcılığı "tarihe rağmen" yapılıyor. Bu tarihe şirk koşmaktır, not ediyoruz.
Sayfa 146Kitabı okudu
Biz şimdi yan yana geliyor ve çoğalıyoruz Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını İşte o gün sizi Tanrılar bile kurtaramaz.
Sayfa 145 - Cemal SüreyaKitabı okudu
Mülkiye Marşı, bir fakülte için yazılmış alelade bir şarkı değildi. Mülkiyelilerin çok iyi bildiği gibi, sorumluluk ve mücadele demekti... "Başka bir aşk istemez, aşkınla çarpar kalbimiz, Ey vatan gözyaşların dinsin, yetiştik çünkü biz, Gül ki sen, neşenle gülsün ay, güneş, toprak, deniz, Ey vatan gözyaşların dinsin, yetiştik çünkü biz. (...)"
Sayfa 64 - Kor KitapKitabı okudu
Reklam
Hafif uzun burunlu, biraz da uzun boylu, zayıf bir kadın çıktı yüksekçe bir yere ve "Arnavutköy Kız Koleji'nin desteğini açıklıyorum" diyerek mesajını okudu Diğer öğrenciler bu genç kadını alkışladı. Yaptığı etkili konuşma üniversitedeki tüm öğrencileri etkilemişti. Bu öğrenci, Tomris Uyar'dan başkası değildi.
Turan Emeksiz'in öldürüldükten sonra götürüldüğü hastanede, üzerinden bir tiyatro bileti çıkmıştı. Bu hayat dolu öğrenci, öldürülmeseydi o akşam Haldun Taner'in Fazilet Eczanesi oyununa gidecekti...
Ve görüyoruz ki, hiçbir şey yoksa bile elde, ne istediğini bilen, bilime, hürriyete inanan gençler bir ıslıkla da hürriyete davet edebilir. Ve o ıslık sesi kapkaranlık iktidarları korkutabilir... Barış ve hürriyet isteyen gençlerin ıslığı, demokrasiye ihanet edenleri tir tir titretebilir...
Sayfa 149Kitabı okudu
HÜRRİYET KAVGASI Beyazıt'ta şehit düşen silkinip kalktı kabrinden, ve elinde bir güneş gibi taşıyıp yarasını yıktı Şahmeran'ın mağrasını.
Sayfa 80 - Nazım HikmetKitabı okudu
Reklam
Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya Anamız çay demliyor ya güzel günlere Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız Bu, böyle gidecek demek değil bu işler Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz Ama bir ağızdan tutturdumuğuz gün hürlüğün havasını İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz.
Sayfa 145 - Cemal SüreyaKitabı okudu
Parola: 555K
Mülkiye Marşı, bir fakülte için yazılmış alelade bir şarkı değildi. Mülkiyelilerin çok iyi bildiği gibi, sorumluluk ve mücadele demekti... "Başka bir aşk istemez, aşkınla çarpar kalbimiz, Ey vatan gözyaşların dinsin, yetiştik çünkü biz, Gül ki sen, neşenle gülsün ay, güneş, toprak ve deniz, Ey vatan gözyaşların dinsin, yetiştik çünkü biz.
Sayfa 64 - 5.5.1960 Saat:5 KızılayKitabı okuyacak
Türkiye'de tarih yazanlar tarihin çizgisel olduğunu gerçeğini göz ardı ederek dersler çıkarılmadığınında nasıl döngüsel gibi görülebileceğini idrak etmekten yola çıkıyor.Böyle olunca çizgisel gerçeklik de döngüsel illüzyon da bir kenara bırakılıyor ve ortaya "yığınsal" bir tarih yazımı çıkıyor.Yığınsal demek tüm bilgileri birbirine katıp yığın oluşturmak,oradan da olanı değil lazım geleni çekmek anlamı taşıyor ç,tespit ediyoruz.
Sayfa 146 - KorKitabı okudu
555K
" Şimdi ay doğar bulutlar arasından Kavat derebeyleri yüreksiz bolu beyleri Hırsızlar, yüzde oncular, kumar erleri Cebren ve hile ile haklarımızı alan Zulmü ve alçaklığı yöneten murdar üçken Biliyor musunuz bir orman gelişiyor şimdi Türküleri duyuyor musunuz nice derin Yakılmış çoban ateşleriyle dağlarda Karanlığı tutuşturup bir köşesinden Geceyi gündüze çevirenlerin Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya Anamız çay demliyor ya güzel günlere Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız Bu, böyle gidecek demek değil bu işler Biz şimdi yan yana geliyoruz ve çoğalıyoruz Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz." - Cemal Süreya-
555K
... uzun boylu, zayıf bir kadın çıktı yüksekçe bir yere ve "Arnavutköy Kız Koleji'nin desteğini açıklıyorum" diyerek mesajını okudu. Diğer öğrenciler bu genç kadını alkışladı. Yaptığı etkili konuşma üniversitedeki tüm öğrencileri etkilemişti. Bu öğrenci, Tomris Uyar'dan başkası değildi.
Resim