Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.25
Canan Acar
Canan Acar Yorumları ve İncelemeleri
Canan Acar yorumları ve incelemelerini, Canan Acar kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Canan Acar puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Basılmasını merakla beklediğim bir kitaptı. İlk defa bir Türk kadın yazarın polisiye türünde yazmış olduğu bir kitabı okuyacağım içindi bu heyecanım. Yazarının özellikle avukat olması ve daha önceki başarılı kitaplarının da olması benim beklenti düzeyimi yükseltmişti. Beklediğimden çok daha iyisi ile karşılaştığımı da söylemeden edemeyeceğim.
Bir Cinayet Leylası
Merhaba sevgili kitap dostlarım,
bugün sizlere tanıtacağım kitabım Canan Acar'ın @av.cananacar sihirli kaleminden #bircinayetleylası.
Kitabımız, @fenikskitap 'dan çıkarak okuyucusuyla buluşmuş.
Beyoğlu'nda TABULA 33 adıyla çok ünlü sanatçıları ağırlayan sanat galerisi bir sabah cinayet ihbarıyla gündeme gelir. Galerinin bodrum katında 5 kişinin cesedi bulunur. Adının Leyla olduğu öğrenilen bir kadın da ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılır. Cinayete kurban gidenlerin yakınlarına ve Leyla'nın ailesine haber verilir. Leyla, galeride ressamdır. Bu esrarengiz olayla ilgili cinayet büro amiri Nazım ve ekibi görevlendirilir. Nazım, aslında felsefe okumak isterken kendini nasıl olmuşsa cinayet büroda bulmuştur. Felsefe, psikoloji ve mitolojinin iç içe geçtiği kurgusu muhteşem bir polisiye.
Kitabın sonuna kadar heyecanın azalmadığı sağlam bir metin. Gönül rahatlığı ile tavsiye edebileceğim bir kitap arkadaşlar.
Peki;
-Leyla'nın derin uykudan uyanması ile olaylar değişik bir boyuta geçecek midir?
-Galeri sahibi Prof. Harun neden ortalarda yoktur ve kendisine neden ulaşılamaz?
-Cesetler neden çıplaktır burada neler olmuştur?
-Güvenlik görevlisi göründüğü kadar masum mudur?
-Leylanın annesi kızı için neden bu kadar tedirgindir bildiği birşeyler mi vardır?
Feniks Yayınları'ndan okuduğum ikinci kitap ama son olmayacak diyebilirim. Polisiye konusunda yazarın kalemine hayran kaldığımı da özellikle söylemek istiyorum. İyi ki melek annenizi dinlemişsiniz ve bu güzel kitapla tanışmamıza vesile olmuşsunuz sevgili @av.cananacar✏
@fenikskitap
Lorin,İstanbul'da yaşayan genç bir psikiyatristtir.Urfada yaşayan babası aniden vefat eder.Babasının bu ani kaybı ve Urfada kendisine emanet olarak verilen bir kitabı okumaya başlamasıyla hayatı sorgulamaya başlar.Eski nişanlısı,hayatına giren yeni esrarengiz aşk derken Lorin'in hayatının parçaları bir yapboz gibi birbirini tamamlamaya başlar.
'
'
Yazar bizleri Urfa'nın tarih kokan topraklarında çok güzel bir yolculuğa çıkarıyor.Dini ve ahlaki yönü olan,bol karakterli aynı zamanda sürükleyiciliğini sonuna kadar koruyan bir kitap.Severek okudum
Daha ilk satırlardan heyecanınızı hep zirve de tutan bir kitapla geldim. Kitap Beyoğlu'nda bir sanat galerisinde 'tabula 33' bodrum katında 6 ceset ve ağır yaralı olan Leyla A'nın bulunması ve galarinin sahibinin Harun K'ya ulaşılamaması ile başlıyor. Yer yer polisiye ,yer yer felsefe ,yer yer de metafizik, psikolojik , bilinçaltı konulara değinen bir kitap, yıllardır içinde yaşadığı ve dirilerden daha çok ölülerle konuşan Nazım komiserve ekibi bu cinayetleri araştırmaya başlıyor. Cinayet diyorum ama bu bilenen cinayetlerden tamamen farklı.
Leyla suçlu mu ?
Harun K'nin cinayetler ilgisi ne ?
Cinayetler üstündeki işaretler neyi ifade diyor?
Bir bir sırların arkası nasıl aralanıyor derken kitabı elinizden bırakamıyorsunuz.
Sevgili yazarımız @av.cananacar kalemine yüreğine sağlık çok sürükleyici bir kitaptı.
Cinayet mahalli bir katilin bilinçaltıdır...
.
.
Beyoğlu'nda TABULA 33 adlı bir sanat galerisi... O sabah tam 5 kişiye mezar olmuştu... Tek kurtulan bilinci kapalı bir şekilde hastahaneye kaldırılan Leyla A. olmuştu... O resim sergisinde ne olmuştu... Bu insanlar neden bodrum kata, ölümlerine doğru yürümüşlerdi. İşte bu sır perdesini aralamak da Komiser Nazım ve ekibine düşmüştü... Bodrum katındaki sahne, ters giden bir uyuşturucu partisi gibi aksettirilmişti... Peki ya perde arkasında olanlar...
.
.
Komiser Nazım ve ekibi soruşturmayı derinleştirdikçe olaylar yılan hikayesine dönüyordu... Sanat galerisinin sahibi Profesör Harun, galerisinde işlenen cinayetler sonrası tüm oklarını hedefi olmuştu. Tıpkı Leyla A. 'nın sevgilisi Kaya gibi..Komiser Nazım, tabloların cinayetleri anlattığı fikrine kapılıp, incelemelerini o yönde sıklaştırmıştı... Yılan figürlü tablonun ve diğer tabloların kulağımıza fısıldadığı sır neydi? Peki gerçek suçlu ya da suçlular kimdi? Komiser Nazım bir yandan cinayetleri araştırırken, bir yandan da emniyetteki köstebeği bulmaya çalışıyordu. Ve tüm bunların üstüne bir de yüreği tam bir yangın yeriydi... Polisiye, gizem, aşk, macera arıyorsanız #bircinayetleylası tam size göre bir eser...
Uzun süredir inceleme yapmıyordum ve bunun sebebini bilmiyorum. Bu kitap sebebi her neyse ortadan kaldırdı. İsminden dolayı önyargılı bir şekilde okumaya başladım lakin her sayfa atladığımda bu fikrim hızlı bir şekilde yerini hayrete bıraktı.
Kitabı az önce bitirdim ve hani olur ya bazı kitapları bitirdikten sonra aklınız durur, bir yere odaklanır hiçbir şeyle ilgilenmeden sadece o hissin geçmesini beklersiniz. Şu an bu satırları yazarken ruh halim bundan ibaret.
Bazı kitaplarda karakterler o kadar gerçektir ya mesela Livaneli’nin Serenad’ı Maximilian Wagner’i araştırtır veya Kardeşimin Hikayesi adlı kitaptaki Gazeteci Kızı...
İşte bu eserde de Aziz ve Sultan Sena akıllara kazınıyor. Kitap bittiği an ilk işim bu isimleri araştırmak oldu ve kayda değer bir şeyler bulamadım. Kitabın yazarına ulaşmak için çabaladım umarım olumlu sonuç alırım. Kitap sizleri içine çekiyor ve sürüklüyor. Hayatınızdan parçalar sunuyor. Akıcı dili ve uslubü sizi sizden alıyor. Bu kadar güçlü bir kalem bu kadar az okuyucu sayısını kesinlikle hak etmiyor...
Herkese selammm
Her gün rüya görmesek hiç sıkıntı yaşamıyoruz ama üst üste aynı rüyayı gördüğümüzde ne oluyor deriz. Peki yA haberci rüyalar ? bizi kendine çeken harekete geç, bul beni, çözmesen bu düğümü her gün seninleyim diyen rüyalar. Izdıraba dönüşmez mi ?Cemal o gün yine gördüğü rüyanın etkiyle erkenden uyanmış ve huzursuzdur artık bu rüyanın peşinden gitme vakti geldiğini anlayıp ailesiyle vedalaşıp Bursa yollarına düşer. Bursa da gidebileceği ne bir kapı ne de konuşabileceği kimsesi vardır ama rüyasına güvenir gördüğü mekanları gerçekte bulmaya çalışır ki bulur da bir harabenin içinde saklı bulduğu bir tomar mektupla oteline döner. Heyecanlıdır çünkü bilmediği birinden ona bu mektuplar emanet edilir ve başlar Aziz’in daha on yaşındayken Sultan Sena’ya başlayan kara sevdasını okumaya. Sultan Senası onun aşkından bihaberken onun nasıl aşk ateşiyle yandığını bu aşkla kendini ilimle nasıl terbiye ettiğini okurda okur . Üstelik Aziz çok çirkindir Sultan senası dünyalar güzeli bu aşk imkansıza yakındır ama Aziz’in gönlü çok güzeldir. Azizin 10 yaşından 19 yaşına kadar içinde yaşayıp sezdirmediği aşkı çok garip sonla bitecek belki de başlayacak. Aziz her mektubunda Cemal’e bir mesaj verir. Cemal’de gönlünde taa lise yıllarındaki askı Meryem’i hatırlar ve ona ulaşmak için çareler bulmaya çalışır iki farklı zaman ve iki aşk sonu vuslat mı olur söyleyemem ama yazarın edeple kurduğu her cümle insanın kalbine ince dokunuşlar yapıyor ilahi aşkla beşeri aşkın buluştuğu kitap insana öncelikleri hakkında ve kader boyutunda anlamlı mesajlar veriyor. Türü sevenlere güzel bir öneridir.
Sevgiler
Münafıklık alametleri olan davranışların anlatıldığı aydınlatıcı bir kitaptı. Yazar bu davranışları hikayede göstererek anlatmak istemiş ancak ben hikayeyi genel olarak çok sevemedim. Biraz basit geldi. Ama kitabın sonunda verilen bilgiler çok güzeldi. Sadece bu bilgiler için bile olsa güzel bir kitaptı.
"Herkesin bir hikâyesi vardır ve çoğu zaman insanlar bu hikâyenin kahramanı olduğunun farkına varmadan yaşar."
Bu sözlerle başlıyor kitap ve Celil'in hikâyesi... Köyde doğuyor Celil, sevdiği kızı alamayıp sevdasını içine gömen ve annesinin istediği kızla evlenen babası sürekli uzun yol şoförlüğü yaparak evden uzak duruyor. O dönemlerde kızlar okutulmuyor, ablası annesine yardımcı oluyor ev işlerinde, annesi sevgisiz ve huzursuz bir kadın Celil'in iki senede bir ev nüfusu kalabalıklaşıyor,babası Celilin okumasını istiyor, tüm aile tarlada, bahçede çalışıyor. Celil okula başlıyor ve çok başarılı bir öğrenci, kendini geliştiren azimli ve kararlı bir genç oluyor, bir de sevda düşüyor yüreğine adı Ayşe... Artık hem kendini,hem Ayşe'yi bu köyden kurtarmak istemektedir. Üniversiteyi kazanır ve Ankara'ya giderken Ayşe'nin babasından onayı alır ve burada ilk kitap biter....
İkinci kitapta Celil ve Ayşe'nin hikâyesini çok merak ediyorum. Sımsıcak bir kitap okudum o senelerin yokluğu ve sıcak yaşam öyküsü çok güzel aktarılmış, kendi çocukluğuma gittim. Bu tarz kitaplar seviyorsanız şans verin bence....
Yüreğinize sağlık Canan hanım🤗
Yayınevi kitaplara basılma sırasına göre numara vermiş bu çok hoşuma gitti...
Ne zaman başlayıp ne zaman bitirdiğimi bilemediğim bir kitaptı.
Ne güzel tevafuktur ki hayallarime ulaşmak için bir basamak , bir yardımcı gibi geldi bana .Bilmiyorum belki de şu ara okuduğum bütün kitapları kendimce türünü değiştirip kişisel gelişim kitabı yapmamdan olabilir.
Bulunduğu çevrenin sağladığı koşullara rağmen kocaman hayalleri olan bir çocuk , hayaline ulaşmak için katlandığı zorluklar ve hiç bitmeyen umudunu okudum bu kitapta ve ikinci kitabını okumak için sabırsızlanıyorum.
~Yaşanmışlıkların arasına serpilmiş sözler kalbine aittir çünkü "kalbin öğütemediği her söz yitiktir."~
Bir Cinayet Leylası, #kitapyorumu
.
Bir sanat galeresinde işlenen cinayet üzerine görevlendiren komiser Nazım ve ekibi, öldürülen 5 kişinin ve 1 yaralının zanlısı olan kişiyi aramaya başlarlar. Onları galerinin sahibine yönlendiren bir çok ipucu vardır ancak adli tıp raporları gelmeye başlayınca işin seyri değişir. Çünkü bu cinayetler tasarlanmış ve bir olay örgüsüne göre işlenmiştir. Komiser Nazım bu gizemli vakayı çözmeye çalışırken kendi iç dünyasında da bir hesaplaşma ile karşı karşıya kalır. Çözmesi gereken zorlu dosyanın yanında özel hayatınıda düzene sokmaya çalışır sevgili komiserimiz.
Yerli polisiyeden hep uzan duran biri olarak diyebileceğim tek şey; harika bir kitap. Heyecan temposunun dinmediği, mistik ve felsefik ögeler ile harmanlanmış bir polisiye. Katili tam çözdüm derken okların başka birine yönelmesi ve son sayfalara kadar cinayet faalini öğrenememem resmen strese soktu. Sonunu okumamak için kendimi zor tuttum dersem yeridir. Bunlara ek kurgusu çok sağlam. Kısaca sevdiğim polisiyelerin arasında yerini aldı.
Sevgili yazarımızdan rica ediyorum polisiye yazmaktan vazgeçmeyin. Kaleminiz kuvvetli olsun.
Kitaplı ve sağlıklı günler.
İlk defa bir kitabın gramerine yorum yapacağım. O kadar çok devrik cümle var ki hızlı okumayı zorlaştırıyor. Devrik cümle anlamı güçlendirmek için değilde benim gibi hızlı okuyanları zorlamak için kullanılmış sanki. Sürekli cümlelerin başına dönüp durdum. Beni çok yordu. İçeriğe gelince yine, yerli dizi kıvamında ergen kitabı.
Celil'in Ayşesine kavuşmasını, üniversite hayatını, karşılarına çıkan zorlukları, ülkenin siyasi olaylardan dolayı karıştığı bir dönemde her şeye rağmen amacına ulaşmaya çalışmasını, bu yolda azimli ve kararlı olmasını, hayallerinin şehri olan İstanbul'u okuduk. İkinci kitapta da ilk kitaptaki gibi sımsıcak bir anlatım vardı. Özellikler başarılı betimlemeler sayesinde Celil'in Ayşe'ye karşı hissettiği duyguları ve doğaya karşı izlenimlerini onunla birlikte yaşadım adeta.
Küçük bir köyde, amcalarıyla paylaştıkları iki göz odalı bir evde 1955 yılında dünyaya gelmişti Celil. Babası otobüs şöforlüğü yapıyor ve çoğu zaman evde olmuyordu. Annesinin hayata karşı bitmek bilmeyen bir öfkesi vardı. Sürekli tartışma yaratacak bir şey bulurdu. Evlatlarına karşı da oldukça soğuktu. Köyde çocuklar çok okutulmazdı, iş zamanı gelince okuldan alınıp hooop tarlaya. Hele hele kızlar... Onlar bu ladar bile şanslı olamıyordu bazen. Ama Celil'in babası başkaydı. O oğlunun okumasını, doktor olmasını istiyordu. Celil de azimli, inançlı bir çocuktu. Derslerinde de başarılıydı üstelik. Babasının da önünü açmasıyla hedefine doğru yılmadan yürüyecekti.
Celil'in doğumundan üniversiteyi kazanmasına kadar geçen sürede yaşadıklarını okuyoruz bu kitapta. Sık sık doğan kardeşler yüzünden artan ev halkının yaşadıklarını, Celil'in ilk aşkını, başarıya ulaşmak için yılmadan çalışmasını.... Üniversite hayatından itibaren okumaya ise ikinci kitapta devam ediyoruz. Bakalım orada neler oldu? Celil kavuşabildi mi Ayşesine, üniversitede neler yaşadı?
Sakin, durağan ama sımsıcak bir hikaye...
Okumayın (!) zaman kaybı. Başıyla sonunun hiçbir şekilde alakası yok. Yarım kalmış ama öyle okuyucunun zihnine bırakılan yarimlik değil bayağı sonunu getirmeyi unutmuş yazar kardeş. Neyse yine de canı sağ olsun denemiş.
