Celia Blue Johnson, New York Üniversitesi’nde İngiliz ve Amerikan Edebiyatı yüksek lisansının ardından büyük yayınevlerinde roman ve kurgu dışı kitapların editörlüğünü yaptı. Aynı zamanda Brooklyn merkezli, Slice Literary adlı kâr amacı gütmeyen organizasyonun kreatif direktörü. Celia’nın Dancing with Mrs. Dalloway: Stories of the Inspiration Behind Great Works of Literature [Bayan Dalloway ile Dans: Büyük Edebiyat Eserlerinin arkasındaki İlham Hikâyeleri]adlı birkitabı daha olan yazar, kocası ve kızıyla birlikte Maine, Portland’de yaşıyor.
“Günde yaklaşık on iki saat bir veya iki gözle yazıyor, gözden geçiriyor ve düzeltiyorum, ta ki artık göremeyip beş dakika civarında molalar verinceye kadar.”
James Joyce
Proust sık sık hiç evinden ayrılmayan bir yazar olarak tasvir edilse de bazen dışarı çıkardı. Ancak çoğunlukla yatak odasına kendini izole etmeyi seçti. Geceleri yazdı, gün boyunca uyudu; bu da inzivasını pekiştirdi.
Kitap kurdu olan herkesin, sevdiği en az bir yazarla ilgili mutlaka bir anekdot bulabileceği çok keyifli bir kitap. Kitabın kapağında yirmi yazarın ismi yazılı ama içerisinde çok daha fazlası var. Proust, Jack London, Wharton, C.S. Lewis, Arthur Conan Doyle, Nabokov, Victor Hugo, Dostoyevski, Balzac, Stephen King, Emily Brontë, Hemingway, Woolf,
Kokudan ilham aldığı için çekmecesinde çürük elma bulunduran Schiller.. Kendini ev hapsine mahkum eden Vıctor Hugo.. Kahve olmadan üretemeyen Balzac.. Bütün eserlerini ayakta dikilerek yazan Hemingway..
Joyce'tan Dickens'a büyük yazarların eserlerini kaleme alırkenki ilginç, komik hatta tuhaf alışkanlıkları var bu kitapta..
Eserlerini severek okuduğunuz yazarların yazma süreçleri ve bu süreç içerisinde yaşadıkları, yaptıkları ilginizi çeker mi? Benim ilgimi çekiyor ve bu tarz kitaplar okumayı çok seviyorum.. Sıradışı Yazarlar'ı da aynı keyifle okudum..
”Sevilen bir romanı yeniden yazmak bir edebi ustanın tarzını özümsemenin bir yoludur. Bazı yazarlar, çalışmaya başlamadan önce her gün belirli bir kitabı okumayı seçmişti. Okuma süreci bu yazarların, kalemi kâğıtla buluşturmadan önce ısınma yapmasına yardımcı olmuştu. Fransız yazar Stendhal, Parma Manastırı adlı romanını yazmadan önce her gün bir hükümet evrağı okurdu. Honore de Balzac’a gönderdiği bir mektupta Stendal, ‘Doğru tonu yakalamak için her sabah medeni kanunun iki üç sayfasını okuyorum’ diye yazmıştı. Somerset Maugham yeni bir romana dalmadan önce Voltaire’ in Candide’ini okuma ritüeli geliştirmiştir. Yazar, ‘böylece zihnimin bir köşesinde o anlaşılabilirlik, zarafet ve ince zekânın mihenk taşını tutuyorum’ diye belirtmişti.”
”Gerçek şu ki eğer her gün orada oturmazsan ilham geldiği gün orada olamazsın.”Dünya edebiyatından önemli yazarların alışkanlıkları, takıntıları, batıl inançları ve yazma rutinlerine dair ilginç bilgilerin olduğu eseri severek okudum. Fincanlar dolusu kahve tüketeni, gece yürüyüşüne çıkanı, arabada yazanı, mürekkep takıntısı olanı, renkli kağıt peşinde koşanı, kelime sayanı, seyahat edip inzivaya çekileni, hayalet yazar kullananı, odasını izole edeni, kendisi hapsedeni derken uzun ve değişik alışkanlıklar söz konusu yazarlar için. Hepsinin ortak olarak aradığı şeyse mutlak sessizlik ve yalnızlık. Sessizlik, benim de en sevdiğim ve şehir hayatında ise özlemini duyduğum bir değer. Okuduğumuz yazarlara ait ilginç bilgiler edinmek isteyenlere ve o büyük eserlerin hangi koşullarda yazıldığını merak edenlere önerebileceğim bir eser.