Yıllar önce annesini kaybetmiş olan Eylül; kardeşi Nilüfer'den aldığı bir telefonla babasının kaybolduğunu öğrenir. Cinayet büro amiri ve çocukluk arkadaşı Metin’den yardım isterken bir taraftan da babasının evini kontrole gider. Babası Kemal beye ait bir ipucu ararken bir defter görür. Kemal beyin geçmişteki gönül yarasını kaleme aldığı hatırat defteridir bu. Bu gönül yarasının ismidir ‘Handan’. Handan da kimdir? Eylül; babasının yetiştirme yurdunda büyüdüğünü, hatta annesiyle de orada tanıştığını sanarak büyümüştür. İşte babasına ait bu günlük tarzında yazılmış defteri okudukça, babasını hiç tanımadığını anlar. Üstelik daha bir çok yalanın içinde büyümüştür.
Sıkıcı, uzun betimlemeler olmaması kitabın akıcılığı artırmış ve gittikçe ilerleyen bir gizemle çok çabuk okunan bir kitap olan ortaya çıkmış. Güçlü kadın karakter Eylül'ün dik durma çabası, başka kimseye bağlı kalmadan kendi ayakları üzerinde duran kadın karakterler ile şahane bir okumaydı. Olay örgüsü geçmiş ve gelecek arasında gidip gelen bir aşk hikayesi ile şekillenip, merakla okutuyor. Yazarın ikinci kitabı, fakat ilk kez kalemini okudum ve diğer kitabını da en kısa zamanda okumak istedim. Ayrıca kitap kapağının da çok ilgi çekici olduğunu söylemek istiyorum. Sık sık okuma yapmayanlar için de harika bir seçim olur. Tavsiyemdir.
#Handan
^
^
#alıntı
Bir düşünce insanın aklına düşmeyegörsün. Eğer düştüğü yerde bırakırsan sonunu getirene kadar bir kurt gibi kemirir insanı.
^
^
@kanonkitap @yazar.cemsanver #bloghemsire #aşkhikayesi #bookstagram