Artık dışarı çıkmaz olmuştu. Her şey, bitkiler, toprak, rüzgâr, su içinde sırılsıklandı. Öfkeli ve ilgisizdi. Artık hiçbir şeyle uğraşmıyordu. Yalnızca bazen sevgilisini anımsayınca başını öne eğiyordu. Hani şu, sevinçli bir akşamda sarhoş olup, "Nasıl ölünür?" diye soran sevgiliyi.