''Çıkarlar değil fikirler insan eylemini doğrudan doğruya yönetmektedir'', fakat aynı zamanda ''fikirler tarafından oluşturulan dünya görüşleri ile insan eylemlerini yönlendiren çıkar dinamikleri arasındaki makas, sıklıkla, daralmaktadır.''
Rahipler dinsel teçhizatın yöneticileri olduklarından haliyle muhafazakardırlar, peygamberler ise örgüte değil fakat kendi kişisel ''karizmalarına'' dayanmaktadırlar ve onların devrimci diksiyonu, yani ''bu yazılmıştır ama onu size söyleyen benim'' anlayışı, zorunlu olarak onları statüko eğilimli rahiplerle bir çatışmaya sokmaktadır. Veyahut peygamberin karizması ''rutinleştiğinde'' rahipler gücü ele geçirmektedirler ve veraset sorunu ortaya çıkmaktadır; bu dinamik bütün dünya dinlerinin kendi içsel tarihini şekillendirmektedir.
Yeryüzünde hayatın [kendi kendine ortaya çıkma] olasılığı ''bir hurdalığa dalan kasırganın çevresindeki parçaları rastgele birleştirerek bir Boeing 747 meydana getirmesi olasılığı kadar yüksek veya düşüktür''.