İlk ipucu, sıra dışı bir keşiften elde edildi: kadının koku alma duyusunun keskinliği doruk noktasına yumurtlama dönemi civarında, yani aylık âdet çevriminin hamile kalabileceği yirmi dört saatlik o kısa evresinde ulaşıyor.
Bir araştırmada elde edilen bulgulara göre, bir dizi kısa süreli —yani otuz beş saniyeyi aşmayan— yüz yüze temas, o kişiyle hiç konuşulmasa da, olumlu tepkileri güçlendiriyordu.Yani sıklıkla gördüğümüz kişilerden, daha az gördüğümüz kişilere kıyasla daha fazla hoşlanma eğilimindeyiz. Bir başka araştırmada, benzer fiziksel çekiciliğe sahip dört kadın araştırma asistanı üniversitede aynı dersi aldılar. Asistanlardan biri derse dönem boyunca on beş kere, biri on kere, bir diğeri beş kere girdi, sonuncusuysa hiç girmedi. Kadınların hiçbiri sınıftaki öğrencilerle sözlü temas kurmadı. Dönem sonunda hem kadın hem de erkek öğrenciler, araştırma asistanlarının her birinden ne derece hoşlandıklarını değerlendirdiler. Araştırma asistanlarının hepsi sınıftaki öğrencilere yabancı olsa da, yüz yüze görüşme sayısı arttıkça çekim düzeyi de artıyordu.
Neden mi?
Yabancı ya da yeni bir kişiye veya şeye genellikle, en azından hafif bir rahatsızlık duygusuyla, hatta belli bir kaygıyla yaklaşırız.
Görme yinelendikçe kaygı duygularımız azalır; bir kişiye aşina oldukça davranışlarını daha iyi öngörebilir ve dolayısıyla o kişinin yanında kendimizi daha rahat hissederiz.
Birçok insan, evrimi “dişleri ve pençeleri kanlı doğa” ve “en uygun olanın sağkalımı” gibi imgelerle düşünür. Sağkalım mücadelesi evrim kuramının bir parçasıdır kuşkusuz, ama aslında en önemli parçası değildir. Hatta Darvvin’in kendisi de bu “sağkalım seçilimi” denen şeyle açıklanamayan olgulardan fazlasıyla rahatsızdı. Örneğin tavuskuşunun göz alıcı tüyleri gibi doğa harikalarının sağkalım seçilimiyle açıklanması mümkün değildi. Enerji açısından maliyetli ve avcılar için açık bir reklam, dolayısıyla sağkalım açısından kesinlikle zararlı olan bu göz kamaştırıcı tüyler nasıl olmuş da evrile bilmişti?
Bildirilen kaçak eş avcılığı oranları kültürler arasında fark gösteriyor. İsrail, Türkiye, Lübnan gibi Ortadoğu ülkelerinde çok yüksek, Japonya, Kore ve Çin gibi Doğu Asya ülkelerinde daha düşük.