Claire Keegan’ın zarif ve dokunaklı novellası Emanet Çocuk ile 1980’lerin İrlanda kırsalına gidiyoruz.
Kitabımız yoksul ve kalabalık bir ailenin, bakamadıkları için geçici bir süreliğine, kitapta ismi hiç geçmeyen küçük kızlarını, bir ailenin yanına bırakması ile başlıyor.
Bu küçük kız çocuğunun gözünden aile kavramını, ebeveyn sevgisini, yabancı bir ortamda kendi başının çaresine bakabilmesini, özellikle aidiyet duygusunu okuyoruz.
Kitapta hakim olan duygu hüzün. Çocuğun yabancı bir evde ne yapacağını bilememesi, çoğu zaman elini kolunu koyacak yer bulamaması, duygu sömürüsü olmadan güzel anlatılmış.
Jaguar Kitap’ın “mutlu azınlığa” armağan ettiği güzel kitaplardan biri, Emanet Çocuk.
“Tası suya daldırıp dudaklarıma götürüyorum. Su daha önce hiç içmediğim kadar soğuk ve temiz: Babamın bırakıp gidişinin tadı var suda; hiç orada olmayışının, gittikten sonra bana ait hiçbir şeyin olmayışının tadı. Tası yeniden daldırıp güneşin suda yansıdığı yere kadar kaldırıyorum. Altı yudum içip, utancın ve sırların barınmadığı bu yerin, şimdilik, yuvam olmasını diliyorum.”