Cleveland Amory Sözleri ve Alıntıları
Cleveland Amory sözleri ve alıntılarını, Cleveland Amory kitap alıntılarını, Cleveland Amory en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Eğer hayvanlar konuşabilselerdi," diye yazmıştı Hamerton "köpek potlar kıran, açıksözlü, dürüst bir tip; kedi ise gereğinden fazla tek bir sözcük bile söylememek gibi az rastlanır bir inceliğe sahip olurdu."
Oğul Alexandre Dumas'nın kedisinin adı idealimdeki isme daha yakındı. Mysouff adındaki bu kedi, efendisi her sabah bürosuna giderken yarı yola kadar ona arkadaşlık eder, sonra eve dönermiş. Akşamları aynı noktada efendisini bekler eve birlikte dönerlermiş. Daha da garibi, Dumas'nın akşamüstü birine sözü varsa, doğru eve dönmeyecekse, Mysouff -nasıl başarıyorsa- bunu da sezermiş. Kedinin öyle günlerde evden dışarı adım atmadığını Dumas'nın kendisi söylüyor.
Kediler kafa sallamazlar. Böyle bir şeye gereksinim de duymazlar. Ancak, kuyruklarını sallarlar ve o da bunu son söz olarak tanımlayabileceği bir kesinlikle yaptı. Açıkça, kediler öyle çağrıldıklarında gelmezler diyordu. Ya, öyle mi, dedim. Hiçbir zaman mı dedim. Peki, örneğin akşam yemeği gibi bir istekleri olunca da mı?
Sanıyorum otele hayvan getirme rekorunu Elizabeth Taylor kırmıştı. Taylor, otele en çok koca getirme rekoruna da sahipti. Ama, tek gelişte rekor kıran Robert De Niro oldu, Niro, "The Last Tycoon" filminin çekimi için geldiğinde yedi kedisini de yanında getirmişti.
"Genç dostum," dedim "eğer insan psikolojisiyle ilgili bir roman yazmak istiyorsan, yapabileceğin en iyi şey bir çift kedi edinmektir." Ve onu bu fikirlerle baş başa bıraktım.
Dünyanın en iyi
kedisine - sizinki hariç
tabii ...
Bu konuyu fazla irdelemeksizin, yalnızca bugüne kadar hep köpek sahibi olduğumdan, uzun süre, genelde erkeklerin köpekleri, kadınların da kedileri yeğledikleri görüşünü korumuştum. Kedi öncesi dönemimde, bu görüşümü çok sağlam bulduğum bir mantıksal yaklaşımla bile savunmuştum erkek mantığı tabii ki.
Ünlü İngiliz yazarı Aldous Huxley bir denemesinde şöyle der: Bir süre önce, romancı olmak isteyen bir gençle tanıştım. Benim bu meslekten olduğumu bilen genç, arzusunu gerçekleştirmek için işe nereden başlaması gerektiği konusunda kendisine yardımcı olmamı istedi. Elimden geldiğince anlatmaya çalıştım. "ilk iş olarak bir yığın kağıt, bir şişe mürekkep ve bir dolmakalem alacaksın," dedim. "Sonra, geriye bir tek yazmak kalıyor."
"Tanrı, kediyi insanoğlu kaplanı okşayabilsin diye yarattı,"
Atasözünde izin verildiği gibi, bir kedi bir krala bakıyordu. Kral kendisini inceleyen kediye sordu : "Benden hoşlandın mı?"
Kedi, "Daha çok hoşlanabileceğim bir kral düşünebiliyorum," diye yanıtladı.
"Örneğin?"
"Fareler Kralı."
Geceyi, kütüphanemde kedilerle ilgili ne varsa okuyarak geçirmeyi kararlaştırdım. Önce kediler hakkında söylenmiş olan ünlü sözlere göz attım. Bundan böyle en sevdiğim, diyebileceğim sözü hemen başlarda buldum. Söyleyen Leonardo da Vinci'den başkası değildi ve kediyi "Doğanın Başyapıtı" olarak tanımlamıştı.
Onu öyle seviyordum ki, artık öyle uzun bir süre onsuz kalamazdım. Bu kadar basitti.
Hiçbir zaman istemediğiniz bir şeyi yapmayın
Biliyorsun her gemide bir kedi bulunması gerekir. Şans getirir,
Kediler, ancak oldukları yerde dururken manzaraya bayılır, etrafı seyretmekten hoşlanırlardı . Bir arabada, uçakta ya da trende hızla yol alıyorlarsa, burunlarının dibinden bir kuş gibi heyecan verici bir görüntü bile geçse, en ufak bir ilgi göstermezlerdi. Seyretmeye zorlarsam, ilgisiz durmakla kalmayıp, bundan hoşlanmayacak, güvensizlik ve tiksinti duyacak, sonunda iş bulantı ve kusmaya kadar gidecekti.