Colin Ward

Colin WardAnarşizm yazarı
Yazar
9.0/10
12 Kişi
62
Okunma
7
Beğeni
1.212
Görüntülenme
Anarşistlere göre, düşman, devletin kendisidir; anarşistler 19. ve 20. yy'da gerçekleşmiş her bir devrimin sonucu için aynı yorumlarda bulundular. Bunun nedeni her bir devletin muhaliflerini dikkatle ve bazen de acımasızca izlemesi değil, her bir devletin erk sahiplerinin imtiyazlarını korumasıdır.
Anarşistlere göre, düşman, devletin kendisidir.
Reklam
Kitap, insan yaşamının gereksinim- lerini karşılamak için kullanılan enerji türlerinde yeni bir ekonomiye gereksinimi vurgulamaktadır, çünkü bu gereksi- nimler artmaktadır ve enerji türleri de tükenmez değildir
Sayfa 118Kitabı okudu
Bir diğer önemli konu, Women and Islam başlıklı kitabı- nın İngilizce tercümesi için bir önsöz yazması istendiğinde Faslı akademisyen Fatima Mernissi tarafından ortaya atıldı. Bu kitabı yazmayı bitirdiğimde, bir şeyi anlar hale gelmiştim: eğer kadın hakları bazı modern Müslüman erkekler için bir sorunsa, bu ne Kuran'dan, ne Peygamber'den, ne de İslam geleneğinden ötürüdür; bu, söz konusu hakların erkek elitlerin çıkarlarıyla çatışmasından ötürüdür. Elit kesim bizleri onların kültür ve topluma ilişkin egoistçe, tamamen öznel ve vasat görüşlerinin kutsal bir temele dayandığını ikna etmeye çalışıyor.
Yoksul dünyada yoksullar ince, zenginler de şişmandır. Zengin dün- yada zenginler ince, yoksullar da şişmandır." Sen kimlerin yiyip kimlerin aç kaldığına ve kimlerin ne yediğine ilişkin ünlü bir çalışmanın yazarı; "bir kişinin hükmedebileceği alternatif ürün demetleri" seti olarak tanımladığı "haklar"a ilişkin bir de kuramı var. Yaptığı gözlemler her toplumda aynı anda birden fazla yemek kültürünün var olduğunu ve bunları da sonuçta yoksulluk ve zenginlik düzeylerinin be- lirlediğini bir kez daha anımsatmakta. Yoksul dünyada erk sahibi olanlar, zenginler ve askeri elitler debdebeli bir yaşam sürerken yoksullar yetersiz beslenmekte ve bazen de açlık çekmekte. Zengin dünyada önemli bir yoksul azınlık, varlık- lı insanların küçümseme lüksünü göze alabildiği "kalitesiz gıdalar "la beslenmekte
Sayfa 119Kitabı okudu
Reklam
Kapitalizm tüm dünyayı dolanıp malları için gitgide büyüyen bir pazar yaratmak ve bu pazarı ele geçirmek için en az korunan emek pazarlarını ve en az korunan fiziksel çevreyi aramakta. But süreci "tüketici egemenliği" olarak betimlemekte ve buna dayanarak da yoksul insanları ve zayıf ekonomileri acıma- sızca sömürme amacıyla her türlü sorumluluktan kaytarmak- ta. Ne kadar zenginsek bu sorumluluk taki payımızı sırtımız- dan atmaya da o kadar eğilimliyiz.
Sayfa 119Kitabı okudu
En rahat biçimde yaşayabileceğimiz toplum türünü yaratacak olan şeyin birlik değil , çeşitlilik olmaktadir .
Sayfa 109Kitabı okudu
Sitüasyonistler açısından çıkış yolu uzaklardaki bir devrimi beklemek değil, günlük yaşamı şimdi ve şu an yeniden oluştur- maktı. Dünyayı algılayış biçimini dönüştürmek ve toplumun yapısını değiştirmek aynı şeydir. Kişi kendisini özgür kılarak erk ilişkilerini değiştirdi ve bu yolla da toplumu dönüştürdü...
Sayfa 100Kitabı okudu
Goldman'a göre, özgürleşme kadının kendi- sinden gelmelidir: Birincisi, kendini bir seks nesnesi olarak değil, bir kişilik olarak göstererek. İkincisi, hiç kimseye bedeni üzerinde hak iddia etme hakkını tanımayarak; kendisi istemediği sürece çocuk doğurmayı reddederek; yaşamını daha yalın ama daha an- lamlı ve daha zengin kılarak Tanrı'ya, topluma, kocasına, aileye ve benzerlerine hizmetkâr olmayı reddederek. Yani, tüm karmaşıklığıyla yaşamın anlamını ve özünü öğrenmeye çalışarak, kendisini insanların ne düşündüğü ve insanlar tara- findan lanetlenme korkusundan kurtararak. Kadınları özgür- leştirecek olan ancak ve ancak budur, oy sandığı değil...
Reklam
çoğu zaman, hapishaneye atılanların geçmişinde bir bakımevinde geçen çocukluk, zihinsel dengesizlik ya da eğitim alanında başarısızlık yer alır. Aynı zamanda, bun- ların çoğunluğu erkektir.
Köktendinci Müslümanlar Müslüman nüfusa sahip (İngiltere de dahil) bütün ülkelerde Müslüman rejimler kur- maya ve İslam'ın geleneksel hukuku şeriati empoze etmeye çalışıyor. Ve her türlü inancın köktendincileri tüm dünyada özgürlüğü ve bu türden konuların tartışılmasını bastırmak için cinayet ve terörü kullanıyor.
Eğer hedeflemeyse, o halde, biz kimler için çalışıyoruz? Emekçiler kendisine yaklaştıkça onları ödüllendirmek yerine geri çekilen ve "Ölmek üzere olan bizler, seni selamlarız!" diye haykıran yorgun argın kalabalıklara, teselli amacıyla, onların ölümü sonrasında dünya üzerinde her şeyin güzel olacağı biçi- mindeki alaycı yanıtı veren bu Zalim Tanrı kim? Bugün hayat- ta olan insanları başkalarının bir gün üzerinde dans edecekleri zemini destekleyecek sütunlar olmak gibi üzücü bir rolle lanet- lemeyi gerçekten istiyor musunuz? Dizlerine kadar çamura batmış bir halde, bayrağında "Geleceğin İlerleyişi" sözleri yazılı bir tekneyi çeken sefil haldeki kadırga köleleri olmalarını? Sonsuza uzanacak düzeyde uzak olan bir hedefhedef değil- dir, bir kandırmacadır. Bir hedefin yakın olması gerekir - en azından çalışanların ücretlerine ya da uygulanan işten alınan zevke. Her bir dönem, her bir nesil, her bir yaşamın kendi deneyimleri olmuştur ve olmaktadır ve bu doğrultuda yeni talepler, yeni yöntemler gelişir.
İnsanlar daha fazla rahat ve huzurun, daha fazla kişisel çıkarın, daha kolay dolaşabilmenin, olasılıkları genişletebilme hissinin özlemini çekerler. Bu, modern tüketicilik projesi: modern toplumların özü. Tüketicilik özlemlerinin ciddi biçimde sekteye uğratılmaması politika ile ekonominin temel niteliği. Her türlü meydan okuma karşısında, ima edilen resmi mesaj şu: "Siz bekleyin: biz ayağınıza getiririz." Temel slogan vahşi denebilecek ölçüde yalın: DAHA FAZLA!
Sayfa 125Kitabı okudu
Bugün liberal bir hükümet yönetiminde liberal olan yarın gasp edici bir despotun güçlü mekanizması haline gelecek. Yönetme erki için sürekli bir baştan çıkarma, halkın özgür- lükleri karşısında da sürekli bir tehdit. Bireysel ya da kolektif hiçbir hak geleceğinden emin olamaz. O halde, merkezileştir- meye hükümetinin kârı amacıyla bir ulusun silahsızlandırıl- ması denilebilir...
Sayfa 107Kitabı okudu
Resim