Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

David Walder

David WalderÇanakkale Olayı yazarı
Yazar
0.0/10
0 Kişi
7
Okunma
2
Beğeni
809
Görüntülenme

David Walder Sözleri ve Alıntıları

David Walder sözleri ve alıntılarını, David Walder kitap alıntılarını, David Walder en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Böylece bir yandan Yunanlılar Batı Anadoluyu işgale devam ederken, öbür yandan da bu işgal yüzünden oluşan tepkiyi Türk ordusunun bastıracağı sanılıyordu. Okun yayından çıkmasına kadar geçen zaman içinde anlaşılamayan şey, Mustafa Kemalin kusursuz profesyonel görünüşünün altında sağladığı ve Yuna işgaline karşı içinde beslediği öfke dolu duygulardı. Anadolu'daki kendi halkını ayaklandırmak içinde bu duygularını sonuna kadar frenlemeyi becermişti.
Sayfa 97 - Milliyet Yayınları
Milli marşlar çalınmaya başlandı. Fakat yeni Türk Milli Marşını pek az kimse bildiği için bu da pek başarılı olamadı. Fransız ve İtalyan birliklerinin geçişi oldukça sessiz karşılandı, arada bir ıslık ve protesto sesi yükseldi. Fakat İngiliz Muhafız birliğinin ağır ve dokunaklı trampet takımı etkisini göstermekte gecikmedi. Hayranlıklarını bağırarak değil el çırparak ifade eden Türkler, İngilizleri alkışlamaya başladılar. Bu alkışların nedeni İngilizlere karşı beslenen saygının yada uzun boylu, gerçekten kusursuz yürüyen İngiliz askerlerinin etkisi de olabilir. Her neden olursa olsun, İngiliz bandosu pek tutulan ve "Mustafa Kemal Paşa" adlı sevilen Türk marşını da çalarak alandan ayrılırken alkışlandıkları için memnundular.
Sayfa 406 - Milliyet Yayınları
Reklam
Bazı ülkelerde seçimlerde kazanan partiler, yalnız hükümetteki bakanları değil, her kademedeki resmi memurları da değiştirirler. (...) Ama kötü yöneticiler elindeki yabancı ülkelerde seçim zaferi, "köydeki postacıya kadar" herkesi değiştirmek şeklinde anlaşılır.
Bayrak ve Bağımsızlık
Mustafa Kemal, hala Kral Konstantin'in resimleri asılı duran belediye binalarını gezmişti. Kralın İzmir'e girişini hatırlayan Mustafa Kemal'in hayranlarından biri yere bir Yunan bayrağı sermişti. Fakat Mareşal beklenenin aksine bayrağın üzerinden yürümeyi reddetti. "Bayrak, bir ülkenin bağımsızlığının sembolüdür" diyerek etrafından dolaşıp yürüdü.
Sayfa 213 - Milliyet Yayınları
Lord Curzon, Yunanlıların geri çekilirken Türk halkına çok kötü davrandıkları ve kıyıma giriştikleri hakkında raporlar almıştı. Bunun üzerine Yunan hükümetini uyarmış, fakat Atina bunu önleyecek hiç bir şey yapmamıştı.
Sayfa 216 - Milliyet Yayınları
İzmir Yangını
İzmir'in dörtte üçü tüten bir harabe haline gelmişti. Bugüne kadar Türkler, yangının Rumlar, yada Ermeniler tarafından, Anadolu'nun içinde uyguladıkları "bizden sonrası tufan" politikasının devamı olarak çıkartıldığını ileri sürmüşlerdir. Yunanlılar da yangını kim çıkartmış olursa olsun, Türkler tarafından öç ve vahşet amacıyla genişletildiğini ileri sürmüşlerdir. Bu arada yangından yalnız Türk mahallelerinin kurtulduğuna da dikkati çekmektedirler.
Sayfa 214 - Milliyet Yayınları
Reklam
İngiltere, Osmanlı İmparatorluğunun çökmesine razı olamazdı; çünkü Türkiye, Britanya İmparatorluğunun en çok gururlandığı sömürgesi Hint İmparatorluğunu kendisine bağlayan yolun tam üzerinde bulunuyordu.
Sayfa 20 - Milliyet Yayınları
Churchill, Yunanistan, Sırbistan, Romanya gibi diğer ilgili devletler bir konferansa çağrılacaksa, bunlardan askeri birlik göndermelerinin de istenebileceğini düşünüyordu. Böylece "Türkler üç bayrak yerine altı bayrağa karşı çıkmak durumunda kalır, bu da bir çeşit Milletler Cemiyeti sayılabilirdi"
Sayfa 253 - Milliyet Yayınları
Yunanlıların en büyük güçsüzlüğü subaylarının yeteneksizliğiydi. Alay kumandanları askerlerine karşı pek ilgi göstermiyorlardı. İngiliz ordusundaki benzeri gibi,...
Sayfa 236 - Milliyet Yayınları
Çekilme tam bir bozgun halini almıştı. Acele gönderilen takviye birlikleri İzmir'de karaya çıkmaya yanaşmadılar. Disiplinsiz kalınca , Yunun ordusu bu defa kin dolu ve paniğe kapılmış bir "güruh" haline geliverdi. Kıyıya doğru kaçarlarken, bütün öcünü Türk sivil halkından almaya kalkıştı; öldürdüler, dövdüler, kasabaları yaktılar, boğazladıkları insanları ve domuzları kutsal camilere doldurdular.
Sayfa 206 - Milliyet Yayınları
Reklam
Osmanlı ve Halifelik
Bu yüzden de Lord Reading, Yeni Delhi'den çektiği telgraflarda, Edwin Montagu de Kabine içinde, İngilizler İstanbul'da kalmaya devam ettikleri ve Türk topraklarının büyük bölümünü Yunanlılara peşkeş çekmek niyetinde olduklarını açıkça belirttikleri sürece, bunun Hindistan'da meydana getireceği zararı Lloyd George'a anlatmaya çalışıyorlardı. Bu uyarmalara neden hiç kulak asılmadığını anlamak kolaydır. Karşılığında gösterilen fikirler pek ilkeldi. Müslümanlar arasında dinsel bağlardan doğan sözde dayanışma iddialarını sabun köpüğü gibi söndürmek zor sayılmazdı. Birinci Dünya Savaşında Mekke Şerifi'nin yönettiği Araplar, Sultan ve Halife'ye karşı savaşmıştı. Hint ordusundaki Müslüman askerler de Türklere seve seve silah sıkmışlardı. Hatta şu anda bile General Harington'un kumandası altında sekiz Hint taburu bulunuyordu.
Sayfa 193 - Milliyet Yayınları
Tutucu Türk Halkı
Mustafa Kemal'in baş sorunu Türklerin büyük bir çoğunluğunun hala Padişah'a ve dolayısıyla Halife'ye büyük saygı beslemekte olmalarıydı. Türk halkı tutucuydu. Yaşlı kuşak mensupları arasında Abdülhamid'in "Jön Türkler hareketi"nce tahttan uzaklaştırılmasını hazmedemeyenler bile vardı. Mustafa Kemal'in prestijini artırmak için elde ettiği üç yıllık süre, aslında yüzyılların alışkanlıklarını silmek için pek kısaydı. Büyük bir Türk çoğunluğu için Mustafa Kemal hala çok başarılı bir kumandandan ibaretti. Bunlar gerçekleri henüz anlayamamışlardı. Hatta Mustafa Kemal'in yakın çevresinde bile. Padişah'ın kişiliğine olmasa bile, mevkine karşı saygı duyanlar eksik değildi.
Sayfa 386 - Milliyet Yayınları
Türkler Bağımsızlıktan Yana Oluyor
Kısa bir sürede Türklerin büyük çoğunluğunun Mustafa Kemal'den yana oldukları ve İngiliz subaylarına boyun eğmeyecekleri de açıkça belli olmuştu.
Sayfa 240 - Milliyet Yayınları
Türkler savaş yıllarında Ermenileri kesmişler, Yunanlılara karşı çok kötü davranmışlardı. Her iki azınlığa da 'hain' ve 'isyancı' topluluklar gözüyle bakmışlardı. Şimdi sağ kalanların yeniden Türk yönetimi altına girmelerine izin verilecek miydi?
Sayfa 228 - Milliyet Yayınları
Gazi İstanbul'u Geri Alıyor
Mustafa Kemal, Ward Price'a "Artık savaşmak için bir sebep kalmadı," demişti. "Türkiye için çizilmesini istediğimiz sınırlar, Suriye ve Irak'ı içine almıyor; ama Türk ırkının oturduğu bölgelerin sınırlarımız içinde kalmasını istiyoruz. İsteklerimiz önceden neyse, kazandığımız zaferden sonra da aynıdır. Biz Batı Anadoluyu, Meriç nehrine kadar Trakyayı ve İstanbul'u istiyoruz. Boğazlardan serbest geçeşi sağlamak için her türlü tedbiri almaya hazırız... Ward Price daha sonra Mustafa Kemal'e Müttefikler İstanbul'u teslim etmeyi reddederlerse, ne yapacağını sormuştu. Gazi'nin karşılığı kesindi: "Başkentimizi geri almamız şart. Aksi halde ordumla beraber İstanbul üzerine yürümek zorunda kalacağım, ki bu da benim için birkaç günlük iştir. Elbette şehri karşılıklı görüşme yoluyla geri almayı tercih ederim, fakat ilelebet bekleyemem."
Sayfa 220 - Milliyet Yayınları
22 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.