Davud-i Karsi

Davud-i Karsi
0.0/10
0 Kişi
0
Okunma
0
Beğeni
154
Görüntülenme

Hakkında

Aslen Karslı olup doğum tarihi ve ailesi hakkında bilgi yoktur. Döneminde Dâvûd-i Karsî veya Dâvud Efendi olarak tanınmıştır. Sonraları Kara Dâvud diye anılmışsa da bu kendisinden çok önce yaşamış olan Teftâzânî’nin talebesi Kara Dâvud (Keşfü’ẓ-ẓunûn, II, 1063) veya Dâvûd b. Kemâl el-Kocevî el-İzmitî ile (ö. 948/1541) karıştırılmış olmasından kaynaklanmaktadır (bk. Taşköprizâde, s. 399-400; Osmanlı Müellifleri, I, 399). Bütün eserlerinin mukaddimesinde kendisini Dâvûd b. Muhammed el-Karsî el-Hanefî şeklinde tanıtan Dâvud, temel medrese eğitimini Kars’ta o yörenin tanınmış zâhid ve âlimi Çolak Abdullah Efendi’den yaptı. Daha sonra İstanbul’a giderek tahsilini ve mülâzemetini tamamladı. Akkirmânî’nin de mümeyyiz olarak bulunduğu ruûs imtihanında başarılı oldu. Bu imtihanda mümeyyizlerin kendisine sorduğu sorularla onun verdiği cevaplardan oluşan Risâletü’l-imtihân’ı Süleymaniye Kütüphanesi’nde bulunmaktadır (Kasîdecizâde, nr. 723/2, vr. 4b-6a). Osmanlı ilmiye geleneğine göre ruûs imtihanında başarılı olanlar taşra medreselerinden birine müderris olarak tayin edilirlerse de kaynaklarda Dâvûd-i Karsî hakkında bu hususla ilgili bir bilginin bulunmamasından ve resmî makamlardan uzak kalarak zâhidâne bir hayat yaşamış olmasından hareketle onun böyle bir tayine yanaşmadığı sonucunu çıkarmak mümkündür. Her ne kadar başta Âkifzâde el-Amâsî olmak üzere (el-Mecmûʿ, vr. 138) Dâvûd-i Karsî’den bahseden bütün kaynaklar, onun mülâzemetini tamamladıktan sonra Birgi’ye gittiğini kaydediyorsa da eserleri yazıldıkları yer ve tarihlere göre incelendiğinde Dâvud’un tahsilini tamamladıktan sonra Mısır’a gittiği, orada kısa bir süre içinde ilmî ehliyetini çevresine kabul ettirip ders vermeye başladığı ve daha ziyade öğrencilerinin ihtiyacı doğrultusunda eserler telif ettiği anlaşılır. Dâvûd-i Karsî’nin Mısır’dan ne zaman döndüğü kesin olarak belli değildir. Ancak Mısır’da iken telif ettiği bilinen eserlerinden ikisinin öğrencileri tarafından 1154 yılının ilk aylarında (1741’in ortaları) İstanbul’da istinsah edilmiş olmasını dikkate alarak 1153 yılının sonlarında (1741’in ilk ayları) İstanbul’a geldiğini söylemek mümkündür. Dâvûd-i Karsî bir süre sonra kendisine hayran olduğu ünlü Türk bilgini Birgivî’nin memleketi olan Birgi kasabasına giderek orada yerleşmiş ve Birgi Ulucami Medresesi’nde müderrislik yapmıştır. Daha sonra 1159 (1746) yılında Kıbrıs’a gittiği, bir müddet orada kalarak öğretim ve irşad faaliyetiyle meşgul olduğu, bu sırada kaleme aldığı bilinen eserlerinden anlaşılmaktadır. 1162 yılının ramazan bayramında (14-16 Eylül 1749) bir ziyaret amacıyla Lârende’de (Karaman) bulunduğu, orada yazdığı bir eserin ferâğ kaydından öğrenilmektedir. Dâvûd-i Karsî Birgi Ulucami Medresesi’nde Arap dili ve edebiyatı, tefsir, hadis, kelâm, mantık, âdâbü’l-münâzara ve ilm-i mîkāt gibi çok çeşitli alanlarda dersler verdi. Bir yandan öğrencilerini sağlam bir öğretim metoduyla yetiştirmeye çalışırken öte yandan adı geçen ilim dallarında Türkçe ve Arapça olarak pek çok eser telif etti. Dünya malına, makam ve mansıba değer vermeyerek zâhidâne bir hayat yaşamayı tercih etti; ilmi, takvâsı ve Ehl-i sünnet akîdesine bağlılığı ile talebelerinin ve muhitinin takdirini kazandı. Bazı eserlerinin muhtevasından, onun bâtınî fikirler karıştırılmış tasavvufî anlayışlarla mücadele ettiği, bunlara karşı Asr-ı saâdet’in ihsan* anlayışını savunduğu anlaşılmaktadır. Hayatının son on beş yılını Birgi’de geçiren Dâvûd-i Karsî 1169 yılının son günlerinde (Ağustos 1756) bu kasabada vefat etti. Vasiyeti gereği Birgi’nin dışındaki bir tepe üzerinde medfun bulunan Birgivî’nin yanına gömüldü. Dâvûd-i Karsî’nin Ömer ve Osman adlı iki oğlunun bulunduğu, bunların eserlerinden bahseden bazı kaynaklardan öğrenilmektedir (meselâ bk. Osmanlı Müellifleri, I, 309; Hediyyetü’l-ʿârifîn, I, 659; Îżâḥu’l-meknûn, I, 310). Eserleri. İslâmî ilimlerin çeşitli dallarında kendisinden önce yazılmış, daha ziyade ders kitabı olarak kullanılan pek çok kitaba, özellikle talebelerinin bunlardan istifadesini kolaylaştırmak amacıyla şerh ve hâşiyeler yazan Dâvûd-i Karsî’nin eserlerini şu şekilde gruplandırmak mümkündür: A) Tefsir-Kıraat. 1. er-Risâletü’n-Nûriyye ve’l-mişkâtü’l-kudsiyye. Nûr sûresinin 35. âyetinin tefsiri olup bazı müfrit tasavvuf ehline cevap olmak üzere kaleme aldığı bu eserin Süleymaniye Kütüphanesi ile (Hacı Mahmud Efendi, nr. 6383) Birgi Kütüphanesi’nde birer nüshası bulunmaktadır. Bursalı Mehmed Tâhir’in Risâle fi’t-tefsîr adıyla kaydettiği eser (Osmanlı Müellifleri, I, 309) muhtemelen bu risâledir. 2. el-Fethiyye fî beyâni’d-dâdi’l-katʿiyye. “Dad” harfinin telaffuzuyla ilgili küçük bir risâle olup Süleymaniye Kütüphanesi’nde iki nüshası bulunmaktadır (Tekelioğlu, nr. 408/4; İbrâhim Efendi, nr. 32/17). 3. Tahrîrât ve takrîrât ʿale’l-besmele ve’l-hamdele ve’s-salâti ve’s-selâmi’l-lafziyye. Risâlenin Berlin’de bulunan nüshasının (bk. Ahlwardt, nr. 2281), muhtemelen öğrencilerinden olan Ali b. Ahmed b. Hacı Ali tarafından 1150 (1737) yılında istinsah edilmiş olmasından hareketle müellifin bu risâleyi Mısır’da kaleme aldığı söylenebilir. Eserin Süleymaniye Kütüphanesi’nde de iki nüshası vardır (Tırnovalı, nr. 1412/10; Yazma Bağışlar, nr. 769/1). 4. Şerhu’d-Dürri’l-yetîm. Birgivî’nin tecvidle ilgili ed-Dürrü’l-yetîm adlı Arapça eserinin şerhi olmalıdır (Manisa İl Halk Kütüphanesi, nr. 4559/3). B) Hadis. Şerhu Usûli’l-hadîs li’l-Birgivî. Öğrencilerine Ṣaḥîḥ-i Buḫârî okutmadan önce hadis usulüne dair bilgi vermek için Birgivî’nin konuyla ilgili olan Arapça risâlesini şerhetmiştir. Süleymaniye Kütüphanesi’nin çeşitli bölümlerindeki on yedi ve Beyazıt Devlet Kütüphanesi’ndeki üç nüshasının yanı sıra dünyanın çeşitli kütüphanelerinde pek çok nüshası bulunan şerhin ayrıca birçok baskısı yapılmıştır (İstanbul 1272’de iki defa, 1275, 1288’de iki defa, 1293, 1298, 1312, 1314, 1326; Bulak 1303). Eser hem ilim erbabının hem de öğrencilerin ilgisini çekmiş, bu sebeple tercüme edilmiş ve üzerine hâşiyeler yazılmıştır. Galata kadılarından Babakaleli Abdülaziz Ahmed Efendi’nin Mukarribü’t-tâlibîn adıyla yaptığı Türkçe tercümesi yayımlanmıştır (İstanbul 1290). İstanbullu Şevket Mustafa Efendi’nin hâşiyesi (İstanbul 1298, 1321) ile Medine Mahmûdiye Medresesi müderrislerinden Yûsuf Şükrî el-Harpûtî tarafından yazılan hâşiye de basılmıştır (İstanbul 1293; ayrıca bk. Osmanlı Müellifleri, I, 339). C) Kelâm. 1. el-Kasîdetü’n-nûniyye şerhleri. Dâvûd-i Karsî, Hızır Bey’in (ö. 863/1459) kelâma dair ünlü eseri el-Kasîdetü’n-nûniyye’ye biri Türkçe, diğeri Arapça iki şerh yazmıştır. Müellifin meşhur olan Arapça şerhinden başka Türkçe olarak da bir şerh kaleme almış olduğunun bilinmemesi bazı araştırmacıları yanılgıya düşürmektedir. Nitekim “Bratislava Üniversitesi Kütüphanesi Türkçe Yazmalar Katalogu”nu hazırlayan J. Blaškovics, bu kütüphanede bulunan Türkçe Kasîde-i Nûniyye Şerhi’nin (nr. 496) müterciminin bilinmediğini söyler. Türkçe şerhin Saraybosna Gazi Hüsrev Bey Kütüphanesi’nde bulunan nüshasının (nr. 3284/5) sonundaki kayda göre Dâvud Efendi bu şerhi 1158 (1745) yılında tamamlamıştır (Dobraca, I, 428). Eserin Süleymaniye Kütüphanesi’nde iki (Kasîdecizâde, nr. 166; Hasan Hüsnü Paşa, nr. 1177/3), British Museum (Add., 5987/II) ve Lefkoşe’de Sultan II. Mahmud Kütüphanesi’nde de (nr. 1101/2) birer nüshası mevcuttur. Müellif, Şerhu’l-Kasîdeti’n-nûniyyeti’t-tevhîdiyye adını taşıyan Arapça şerhini 1169 (1756) yılının sonlarında Birgi’de tamamlamıştır. Şerhin telifi sırasında aynı kasideye daha önce Hayâlî Çelebi tarafından yapılan şerhten de faydalanan, ancak zaman zaman bu eseri tenkit eden Karsî’nin ayrıca pek çok kaynağa da başvurduğu eserin incelenmesinden anlaşılmaktadır. Çeşitli kütüphanelerde birçok yazma nüshası bulunan (Brockelmann, GAL Suppl., II, 321; Rieu, Catalogue, s. 5b-6a; Ahlwardt, nr. 2003) şerhin ilk baskısı litografik olarak gerçekleştirilmiştir (İstanbul 1291). Bu baskının 20-26. sayfaları arasında yer alan kasidenin on üçüncü beytine ait açıklamalarda müellif, İslâm inancına aykırı hulûl ve ittihad fikirlerinin karıştığı Vücûdiyye, İttihâdiyye, Hulûliyye ve Zuhûriyye gibi bâtınî ve aşırı tasavvufî görüşleri tenkit ederek Mevlevîlik, Halvetîlik, Celvetîlik, Sa‘diyye, Kādiriyye ve Gülşeniyye gibi tarikatların da adı geçen dört ana görüşten türemiş olduğunu ileri sürdüğü için eserin Halil Efendizâde tarafından yaptırılan ikinci baskısında (İstanbul 1318) bu kısım metinden çıkarılmıştır (diğer baskıları için bk. Serkîs, II, 1503). 2. Şerh-i Âmentü billâh. Âmentü metni üzerine Mâtürîdî mezhebine göre yazılmış Türkçe bir şerh olup Süleymaniye Kütüphanesi’nde üç (Bağdatlı Vehbi Efendi, nr. 2174/2; Hasan Hüsnü Paşa, nr. 1177/4; Hacı Mahmud Efendi, nr. 1490/1), Köprülü (III. Kısım, nr. 250/1), Manisa İl Halk (nr. 5822/15) ve Saraybosna Gazi Hüsrev Bey (nr. 3284/6; bk. Dobraca, I, 429) kütüphanelerinde birer nüshası bulunmaktadır. 3. Şerhu Kasîdeti Bedʾi’l-Emâlî. Ûşî’nin el-Emâlî adıyla bilinen akaide dair kasidesi üzerine yazdığı bu şerh konuyla ilgili kaynaklarda zikredilmemektedir. Eserin Lefkoşe’de Sultan II. Mahmud Kütüphanesi ile (nr. 1431) Saraybosna’daki Gazi Hüsrev Bey Kütüphanesi’nde (nr. 3284/1) birer nüshası vardır (Dobraca, I, 428). 4. Risâle fî beyâni mesʾeleti’l-ihtiyârâti’l-cüzʾiyye ve’l-idrâkâti’l-kalbiyye. İnsana ait fiiller ve irade konularıyla ilgili olan bu risâlenin Süleymaniye Kütüphanesi’nin çeşitli bölümlerinde sekiz, Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nde iki (nr. 3129/1, 5950/2), Üsküdar Hacı Selim Ağa (nr. 1273/4) ve Köprülü (III. Kısım, nr. 720/3) kütüphanelerinde birer nüshası bulunmaktadır. Aynı risâlenin Saraybosna Gazi Hüsrev Bey Kütüphanesi ile (nr. 1102/7; bk. Dobraca, I, 472-473) Mısır Millî Kütüphanesi’nde de (Fihristü’l-kütübi’l-ʿArabiyye, I, 182; Fihrisü’l-mahtûtât, I, 364) birer yazma nüshası mevcuttur. Risâle üzerine Silleli Osman Hamdi tarafından kaleme alınan hâşiye, Dâvûd-i Karsî’nin hal tercümesiyle birlikte bir mecmua içinde yayımlanmıştır (İstanbul 1312). Bursalı Mehmed Tâhir’in Risâle fî beyâni’l-kazâʾ ve’l-kader adıyla Dâvûd-i Karsî’ye izâfe ettiği eser de (Osmanlı Müellifleri, I, 309) bu risâle olmalıdır. D) Mantık. 1. el-Mûcez fî şerhi Tehzîbi’l-mantık. Teftâzânî’ye ait Tehzîbü’l-mantık ve’l-kelâm’ın birinci kısmının şerhidir. Dâvûd-i Karsî’nin, gerek Tehzîbü’l-mantık, gerekse Ali b. Ömer el-Kâtibî’nin yine mantıkla ilgili eş-Şemsiyye’sine daha önce yazılmış olan şerhlerden de faydalanarak tamamladığını belirttiği bu eserin müellif hattı nüshası Köprülü Kütüphanesi’nde bulunmaktadır (III. Kısım, nr. 325). Eserin başka bir nüshası Lefkoşe’de Sultan II. Mahmud Kütüphanesi’ndedir (nr. 140/1). Âkifzâde el-Amâsî’nin Hâşiyetü’t-Tehzîb adıyla kaydettiği eser de (el-Mecmûʿ, vr. 138) muhtemelen bu şerhtir. 2. Tekmile li-Tehẕîbi’l-manṭıḳ. Tehzîb’in birinci kısmının özetine bazı tamamlayıcı bilgilerin eklenmesiyle oluşmuş yeni bir mantık metnidir. Müellifin 1150 (1737) yılında tamamladığı bu eseri Brockelmann Mülaḫḫaṣu Tehẕîbi’l-manṭıḳ adıyla kaydetmektedir (GAL Suppl., II, 304). Eserin Süleymaniye Kütüphanesi’nde üç (Kasîdecizâde, nr. 708/2; Çelebi Abdullah Efendi, nr. 48/1; Yazma Bağışlar, nr. 258), Ezher Kütüphanesi’nde (Fihrisü’l-mektebeti’l-Ezheriyye, III, 421) bir nüshası bulunmaktadır. Dâvûd-i Karsî Tekmile’ye, yukarıda adı geçen el-Mûcez adlı eserini özetlemek suretiyle bir de şerh yazmıştır. 1 Receb 1152’de (4 Ekim 1739) tamamladığı, Şerḥu Tekmileti’t-Tehẕîb fi’l-manṭıḳ adını taşıyan bu eser bazı kaynaklarda Ḥâşiye ʿalâ Şerḥi’l-Gelenbevî li-Tehẕîbi’l-manṭıḳ adıyla anılmışsa da (meselâ bk. Hediyyetü’l-ʿârifîn, I, 363; Kehhâle, IV, 142) Dâvûd-i Karsî’nin Gelenbevî’den (ö. 1205/1790) önce vefat etmiş olması bu tesbitin yanlış olduğunu göstermektedir. Şerhin Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki pek çok nüshası yanında (meselâ bk. Kasîdecizâde, nr. 708/1) Lefkoşe’de Sultan II. Mahmud Kütüphanesi ile (nr. 1128), Ezher (Fihrisü’l-mektebeti’l-Ezheriyye, III, 421), Bratislava (Petracek v.dğr., nr. 237) ve Princeton Üniversitesi (Mach, nr. 3254) kütüphanelerinde de birer nüshası bulunmaktadır. 3. Şerḥu’l-Îsâġūcî fi’l-manṭıḳ. Esîrüddin el-Ebherî’ye ait muhtasar mantık metninin şerhidir. Müellif bu şerhi, Kıbrıs’ta bulunduğu 1159 (1746) yılında çok kısa bir süre içinde yazdığını belirtir. Şerhin Köprülü Kütüphanesi’ndeki 1159 (1746) tarihli nüshası (III. Kısım, nr. 321) muhtemelen müellif hattıdır. Eserin Beyazıt Devlet (nr. 3129/3) ve Saraybosna Gazi Hüsrev Bey (nr. 5285/2; bk. Dobraca, I, 244) kütüphanelerinde de birer nüshası vardır (eserin diğer nüshaları için bk. Brockelmann, GAL Suppl., I, 843). 4. el-Îsâġūci’l-cedîd ve’d-dürrü’l-ferîd. Bu eseri de Kıbrıs’ta bulunduğu sırada el-Îsâġūcî’den esinlenip yeni bir mantık metni olarak telif etmiştir. Eserin Hacı Selim Ağa (nr. 1273/11), Lefkoşe’de Sultan II. Mahmud (nr. 204/1 ve 1636/2) ve Princeton Üniversitesi (bk. Mach, nr. 3190) kütüphanelerinde nüshaları bulunmaktadır. Bu yeni mantık metnini, Kıbrıs’tan Birgi’ye döndükten sonra eş-Şerḥu’l-cedîd ʿale’l-Îsâġūci’l-cedîd adıyla şerhetmiş ve bu eserin ferâğ kaydına Birgivî ile beraber haşrolma dileğini eklemiştir. Eserin Süleymaniye Kütüphanesi ile (İzmir, nr. 830/3) Akhisar Zeynelzâde Kütüphanesi’nde (nr. 156/8) birer nüshası bulunmaktadır. Silleli Osman Hamdi bu şerh ile Şerḥu’l-Îsâġūcî’yi birbirine karıştırdığından eserin telif tarihini 1169 (1755) olarak vermiştir. 5. Şerḥu’r-Risâle fi’l-ḳażiyye ve eczâʾihâ. Müellifin Lârende’de bulunduğu 1162 yılının ramazan bayramında (14-16 Eylül 1749), yörenin hayatta bulunan âlimlerinden Ebû Saîd el-Hâdimî’nin mantığın önerme bahsiyle ilgili er-Risâle fi’l-kaziyye ve eczâʾihâ adlı eserine yazdığı şerhtir. Eserin Süleymaniye Kütüphanesi’nde iki nüshası bulunmaktadır (Çelebi Abdullah Efendi, nr. 392/26; Tırnovalı, nr. 1325). E) Cedel ve Münâzara. Tezkire li-vezâʾifi’l-bahhâsîn. Dâvûd-i Karsî, ilmî tartışmaya dayalı İslâmî ilimlerin metodolojisi durumundaki cedel ve münâzaraya dair olan bu eserini 1152 (1739) yılında yazmıştır. Saçaklızâde Mehmed’in konuyla ilgili Takrîrü’l-kavânîn adlı eserinin özeti ve Hüseyin Antâkî’nin aynı konuyu ele alan el-Hüseyniyye’sinden seçilmiş bazı kısımların da buna eklenmesiyle oluşan eser, bir kısım bibliyografik kaynaklarda Âdâbü’l-Karsî adıyla kaydedilir (Îżâḥu’l-meknûn, I, 3). Brockelmann ise bu kitabı Muhtasaru Takrîri’l-kavânîn (GAL, II, 487, 582) ve Mülahhasu Takrîri’l-kavânîn (GAL Suppl., II, 498) adlarıyla iki ayrı yerde vermektedir. Eserin Mısır Millî Kütüphanesi’nde bulunduğu belirtilen (Fihristü’l-kütübi’l-ʿArabiyye, II, 271; Ziriklî, II, 334) nüshasının müellif hattı olması muhtemeldir. Dâvûd-i Karsî eserini 1152 Receb ayı ortalarında (Ekim 1739) Şerhu’t-Tezkire li-vezâʾifi’l-bahhâsîn adıyla şerhetmiştir. Bu şerhin Süleymaniye Kütüphanesi’nin çeşitli bölümlerinde bulunan altı nüshasından başka Beyazıt Devlet (nr. 3129/2), Lefkoşe’de Sultan II. Mahmud (nr. 204/2), Mısır Millî Kütüphanesi (Fihrisü’l-mahtûtât, II, 19), ile Bratislava (Petracek v.dğr., nr. 278) ve Princeton Üniversitesi (Mach, nr. 3408) kütüphanelerinde de birer nüshası vardır. F) Arap Dili ve Edebiyatı. 1. Şerhu’l-Emsileti’l-muhtelife fi’s-sarf. Bu şerhi, Mısır’daki müderrisliği sırasında Arapça öğretiminde yabancılar için uygulanan metottan farklı bir usul uygulamak amacıyla kaleme almıştır. Eser Brockelmann tarafından yanlışlıkla Muslihuddin Sürûrî’nin Şerhu’l-Emsile’sinin bir hâşiyesi olarak kaydedilir (GAL, II, 579, 582; Suppl., II, 498, 650). Şerhin Süleymaniye (Esad Efendi, nr. 3123/4; Fâtih, nr. 5354/3; Hacı Mahmud Efendi, nr. 6091; Yozgat, nr. 507/5), Beyazıt Devlet (nr. 6613/2), Berlin (Ahlwardt, nr. 6821) ve Hersek Mostar (Hasandediç, nr. 297/11) kütüphanelerinde mevcut pek çok yazma nüshası yanında İstanbul’da çeşitli tarihlerde yapılmış birçok baskısı da bulunmaktadır (1263, 1272, 1273, 1274, 1281, 1291, 1301, 1304). Dâvûd-i Karsî Birgi’de bulunduğu sırada aynı esere bir de Türkçe şerh yazmıştır. Bu şerhin de Süleymaniye Kütüphanesi’nde iki (Esad Efendi, nr. 3123/3; Fâtih, nr. 5354/1), Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nde üç (nr. 6613/1, 6512/4, 6763/2), Lefkoşe’de Sultan II. Mahmud Kütüphanesi’nde bir nüshası (nr. 450/4) mevcuttur. Ayrıca Arapça şerhin baskılarının kenarında yayımlanmıştır. 2. Şerhu’l-Binâʾ. Müellifi meçhul el-Binâʾ adlı temel sarf metni üzerine yazılmış olan bu şerhin bilinen tek nüshası Lefkoşe’de Selimiye Camii Kütüphanesi’ndedir (nr. 99/2). 3. Şerhu İzhâri’l-esrâr. Birgivî’nin nahve dair meşhur eserinin şerhidir. Süleymaniye Kütüphanesi’nde bulunan 1175 (1761) tarihli nüshası (Fâtih, nr. 4933/1), şârihin talebelerinden Süleyman b. Yûsuf tarafından istinsah edilmiştir. 4. Şerhu’l-ʿAvâmil. Yine Birgivî’ye ait el-ʿAvâmil adlı muhtasar nahiv risâlesinin şerhi olup Süleymaniye (Fâtih, nr. 4933/2), Saraybosna Gazi Hüsrev Bey (nr. 3285/3, bk. Dobraca, I, 244) ve Lefkoşe Selimiye Camii (nr. 176) kütüphanelerinde birer nüshası vardır. 5. Muhtâru Muhtâri’s-Sıhâh. İsmâil b. Hammâd el-Cevherî’ye ait olup eṣ-Ṣıḥâḥ diye tanınan Tâcü’l-luġa adlı Arapça sözlük üzerinde Muhammed b. Ebû Bekir er-Râzî tarafından Muhtârü’s-Sıhâh adıyla yapılmış ihtisar çalışmasının yeni bir ayıklama ile daha da kısaltılmış şeklidir. Eser, öğrencilerin kullanımı kolay bir sözlüğe sahip olmalarını amaçlayan bir çalışma niteliğindedir. Sözlüğün 1151 (1738) yılında tamamlanmış müellif hattı nüshası British Museum’da (Or., nr. 4185/1) bulunmaktadır (Rieu, Suppl., nr. 852; Brockelmann, GAL, II, 582; Suppl., I, 197). 6. Şerhu’r-Risâleti’l-Endelüsiyye fi’l-ʿarûz. 1155 (1742) yılında yazılan ve Ebü’l-Ceyş el-Ensârî el-Endelüsî’ye ait Kitâbü’l-ʿArûz’un şerhi olan bu eserin Süleymaniye (Fâtih, nr. 5349/6), Wien (nr. 223) ve Princeton Üniversitesi (Mach, nr. 3833) kütüphanelerinde birer nüshası bulunmaktadır (ayrıca bk. Brockelmann, GAL, I, 378; II, 582; Suppl., I, 544). G) İlm-i Mîkāt. Dâvûd-i Karsî’nin kıblenin tayini ve ibadet vakitlerinin belirlenmesiyle ilgili iki risâleye de şerh yazdığı tesbit edilmiştir. 1. Şerhu’r-Risâleti’l-fethiyye fi’l-aʿmâli’l-ceybiyye. Bedreddin el-Mardînî’nin konuyla ilgili eserinin şerhidir. 1162 (1749) yılından önce yazdığı bu eserin Süleymaniye (Lâleli, nr. 2761/4), Balıkesir İl Halk (nr. 1069/2) kütüphaneleriyle Mısır Millî Kütüphanesi’nde (Tal‘at, Mecmûalar, 366/1; bk. King, I, 552; II, 504) nüshaları bulunmaktadır. 2. Şerhu Risâle fi’l-ʿamel bi’r-rubʿ el-mevsûm bi’l-mukantarât. İbnü’l-Mecdî’ye ait risâlenin şerhi olup 15 Zilhicce 1154 (21 Şubat 1742) tarihli müellif nüshası Gotha’da bulunmaktadır (Pertsch, III, nr. 1418). Eserin Balıkesir İl Halk Kütüphanesi’nde de (nr. 1069/2) sonu eksik bir nüshası vardır. Bunlardan başka Dâvûd-i Karsî’nin, Takrîrât-ı Dâvûd Efendi olarak da bilinen, kendisinin çeşitli ilim dallarıyla ilgili Arapça ve Türkçe bazı not ve takrirlerinin bulunduğu, otuz üç ana başlık ihtiva eden Ma’lûmât adlı bir eseri de vardır. Ma’lûmât’ın Süleymaniye Kütüphanesi’nde üç (Kasîdecizâde, nr. 664/3; Fâtih, nr. 5349/5; Denizli, nr. 402/2), Köprülü (III. Kısım, nr. 705/39) ve Saraybosna Gazi Hüsrev Bey (nr. 672/9; bk. Dobraca, I, 504) kütüphanelerinde birer nüshası bulunmaktadır. Dâvûd-i Karsî’ye kütüphane ve kataloglarda nüshaları bulunamayan şu eserler de nisbet edilmiştir: Mecmaʿu’l-bahreyn fî tefsîri’l-Kurʾân, Hulâsatü’l-havâşî ʿalâ Tefsîri’l-Kâdî el-Beyzâvî, Risâle fî tavzîhi’l-mukaddimâti’l-erbaʿa, Talîkat ʿalâ kavlihî teʿâlâ “Mâ nensah min âyetin” (Âkifzâde el-Amâsî, vr. 138), Türkçe Şerh-i Tarîkat-i Muhammediyye (Silleli Osman Hamdi, s. 11). Silleli Osman Hamdi tarafından Dâvûd-i Karsî’ye izâfe edilen (a.g.e., s. 11) Şerḥu’ş-Şemsiyye fi’l-manṭıḳ adlı eser, umumiyetle Dâvûd-i Karsî ile karıştırılan Kara Dâvud’a ait olup tam adı Hâşiyetü Küçük ʿalâ Şerhi’ş-Şemsiyye’dir (Keşfü’ẓ-ẓunûn, II, 1063; Voorhoeve, s. 311). Âkifzâde el-Amâsî de ona Şerhu’d-Delâil adlı bir eser nisbet etmiştir (el-Mecmûʿ, vr. 138). Ancak bu Türkçe Delâilü’l-hayrât şerhinin müellifi, Dâvûd-i Karsî ile yakınlığı bulunmayan ve 1170’te (1756) vefat eden Karadâvudzâde Şeyh Mehmed Efendi’dir (Hediyyetü’l-ʿârifîn, II, 331; Îżâḥu’l-meknûn, I, 340; Osmanlı Müellifleri, I, 399). Bursalı Mehmed Tâhir tarafından (a.g.e., I, 399) Dâvûd-i Karsî’nin eserleri arasında zikredilen ve Köprülü Kütüphanesi’nde bir nüshası bulunan (III. Kısım, nr. 58) Şerhu’l-Menâr fi’l-usûl adlı eserin de ona değil Kara Dâvud’a veya Dâvûd b. Kemâl el-Kocevî’ye ait olması ihtimali daha kuvvetlidir.
Tam adı:
Dâvud Efendi
Unvan:
Çok yönlü Osmanlı âlim ve müderrisi
Ölüm:
Birgi, İzmir, Ağustos 1756
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Henüz kayıt yok
Henüz kayıt yok
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Henüz kayıt yok