Bir başka sefer, şiirsel anlamda "kadın güzelliğinde bir gece" olarak tarif edilebilecek bir akşamda, bahçede temiz havanın tadını birlikte çıkarıyorduk.
Uyurken ona bakıp, kedilerin istediği zaman uyuyabilme ve mutlak rahatlama sağlama kapasitelerine saygı duydum. Biz insanlar "kedi uykusu" deyimini, genellikle en sevilen koltuğun rahatlığındaki kısa ama canlandırıcı uykunun lüksünü tanımlamak için oluşturmuştuk.
Görünüşe göre, bu yaratıklar için insani olarak hızlı ve acısız bir ölüm dışında yapabileceği hiçbir şey yoktu, ama ben onların bir şekilde kurtarılabileceği umuduna inatla sarılıyordum.
Sözleri hala kulaklarımda çınlıyordu. "Duygusal ahmak" demişti. Bu sözlerin, yaban hayata karşı hissettiğim tutku yüzünden, kendi babam tarafından bile, bana ne kadar sıklıkla yöneltildiğini gayet iyi hatırlıyorum.
Bana göre, hayvanların da tıpkı insanlar gibi eşsiz bir kişilikleri vardır. Her biri kendi karakterine sahip ve onları tıpkı insanlar gibi özel kılan kişisel davranışları olan muhabbet kuşları, kediler, köpekler, atlar biliyorum.
Kediler normalde ağaçtan yukarı çıkarken iyi tırmanıcılardır ancak tıpkı çocuklar gibi, aşağı inerken daha yavaş davranırlar ve dallara tutunurken bir taraftan da ara sıra endişeyle omuzlarının üzerinden bakarlar.
Kediler bahçeleri sever, çünkü onlara doğal habitatlarını hatırlatır: yeniden vahşi bir hayvan gibi davranabildikleri ama elbette canları istediğinde de medenileşmiş bir konfora sahip evcil bir yaşam sürme seçeneğini barındıran yere.
Geçmişte kediler her zaman hayatımın bir parçası olmuştu ve çocukluk ve gençliğimin geçtiği evde her zaman için en az bir kedi bulunurdu. Kısmen onurlu ve bağımsız doğaları nedeniyle hepsini severdim. Her biri bir arkadaşım ve oyun arkadaşı olmuştu ve her biri özeldi. Kediler her zaman için, evcilleşmelerine rağmen analiz için fazlaca gizemli ve zor olmalarından dolayı beni büyülemiştir.