Oldest E. R. Eddison Reviews
You can find Oldest E. R. Eddison quotes, oldest E. R. Eddison book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Unutulmuş Fantastik Klasikler arasında en çok sıkıldığım kitap oldu ama yine de sevdim. Çünkü şimdiki okuduğumuz fantastik eserlerin babaları oluyorlar bir yerde. En sevdiğim iki yazar olan Le Guin ve Tolkien'i etkileyince okumasam olmazdı.( Kitap değil yazar bu arada tek çevrilen kitap bu olunca elimde bu var :) )
500 küsür sayfa 250/300 sayfa da özetlenebilirdi bunu bence yazar da biliyor derdi neydi anlamadım. Baya konuşkan bir amcaydı. Hayır kurgu daha iyi olabilirdi. Hanedan /entrika içeren ve çok isimli olan eserlerde kurgu daha başarılı olmalı. Kitapta ana karakter diyebileceğim biri (sanırım Juss vardı o da var mı yok mu pek belli degildi) de yok ki macerada yanında yer alayım. Anlatım desen biraz şiirsel gitse de Jurgen bu klasikler icinde en zorlayıcı olani olsa bile (zorlama nedeni mit, arthur destanı ve çok fazla isim olması) dili daha akıcıydı. Iblisler, gulyabaniler, cadılar ve ifritler bir savaşta bende o savaşın ortasına oturmuş gibiydim.
Sanırım benim çıta bu türde fazla yukarıda olduğu için.
İthaki unutulmuş fantastik klasikleri 10 kitapla sınırlı tutacak esin kaynağı olmuş kitaplar olduğu için türe ilgisi olan okumali derim.
Merkürün Mistik Diyarları
Öncellikle bu kitabı çok daha farklı bir fikirle almışken sonrasında beni çok şaşırtarak bambaşka bir maceraya sürüklediğini belirtmeliyim.
Ouroboros yılanı efsanesi anlatılacağını düşünmüştüm ama burada sadece hanedan yüzüğü olarak verildi. Daha sonrasında ise kitabın son sayfalarında yazar ince ayrıntısı ile kitabın adının neden bu seçildiğini gösterdi.
Hikayeye gelirsek; yazarımız olayları fazla uzatarak ve birçok gereksiz karakter ekleyerek hikayeyi uzatmış da uzatmış. Kurgu çok güzel olmasına rağmen bu uzun uzadıya anlatım beni çok yordu. O yüzden de kitabı bitirmem uzun zamanımı aldı. Ama kesinlikle pişman olmadım. Muhteşem bir kitaptı. Tolkien ve Le Guin yorumlarında sonuna kadar haklılardı.
Unutmadan da söyleyeyim; Gro, yemin ederim ki, sen döneklerin kralısın! Kitapta en sevmediğim karakter sendin. Adi herif!
Şimdi efenim, bizim bildiğimiz fantastik edebiyat Tolkien abimiz, Ursula ablamız ile dünyamızı şenlendirse de, onların dünyasını şenlendiren eserler de vardı. İşte onlar unutulmuş fantastiklerdi. Ouroboros Yılanı bu seriden bir kitap. Benim seriden okuduğum ilk kitap.
Okumak için zaman bulamadığım son günlerde 537 sayfalık kitabı seçtiğim için kendime bir tebrik bırakıyor ve kitaba geçiyorum.
Hakkında çok övgü aldığım için büyük beklentiyle başladım. Ayrıca adından sebep ki Ouroboros Yılanı hep ilgimi çeken bir mevzudur. Fakat kitapta sadece yüzükteki sembol olarak kalmıştır. (Elbette ki onun da ufak bir hikayesi vardır) hal böyle olunca bambaşka bir dünya ile karşılaştım.
İblisler ve cadılar diyari arasındaki maceralar güzeldi. Entrika doluydu. Fakat anladım ki fazla entrika kaldıramıyorum. Shakespeare'in incecik kitaplarındaki entrikalar bana kâfî bir de yazar bey amcamızın betimleme ile ilgili ilham bolluğu takdire şayandı. Kitaptaki her köşeye "gitmesem de, görmesem de o köy benim köyümdür" edasıyla sahip çıkabilirim. O derece tanıdım mekanları. Ya da mimiklere varana kadar canlandıracak şekilde yaşattım karakterleri. Baya iyiydi. Baya... Bir miktar kısa olsa olurmuş demek isterdim ama hem yazılana hakaret olmasın hem de kendime "oyş ne bu şımarıklık yahu" demek istemediğim için söylemiyorum
Büyük üstadlara ilham kaynağı olması tevekkeli değil. Kitap gayet güzel. Fantastik türü sevenler için tavsiye ederim. Fakat beklentinizi başka kitaplara kıyas yapmadan ayarlamanızı tavsiye ederim.
Seriyi okumaya devam edeceğim Keyifli okumalar olsun kitap dostlarım.
Merhaba;
Fantastik okurları için çok güzel bir kitap tavsiyem var.
"Unutulmuş Fantastik Klasikler" serisinden ikinci kitabımı okumuş oldum.
"Ouroboros Yılanı", dünyanın bilinen ilk epik fantastik türündeki kitaptır. İlk fantastik kitap ise "Fantastes"
Fantastik türün hayranı olan bir okur olarak kitabın
Ouroboros Yılanı
Fantazi yazınının erken şaheserlerinden Ouroboros Yılanı, Homer destanlarından lirik ortaçağ şiirlerine, İskandinav mitolojisinden Shakespeare’e uzanan bir geleneği, yazarının Romantik perspektifinden okurla buluşturan bir anlatıdır. Fantazinin, sonradan Tolkien’le yeni bir dile evrilen yaratıları E. R. Eddison’ın mekân ve karakter isimlendirmelerinde kendine temel bulmuştur. Modern dönemin kendine has anlatılarının öncüllerinden addedilen bu kitabıyla Eddison, çağının karmaşasını hayali evrenindeki iyi ve kötü arasındaki sürekli ve muazzam mücadelenin kesinliğine dönüştürür; antik dönemin kaybolan erdemine sonraki nesillere ulaşabilmesi için fantastik evreninde yeniden can verir.
Masalsı üslubuyla Ouroboros Yılanı, Merkür’ün kadim krallıklarından İblisler Diyarı ile Cadılar Diyarı arasındaki büyük savaşı anlatan bir destandır. Bu yaban coğrafyanın her köşesi kahramanlığa ve asalete olduğu denli ihanete, zorbalığa ve kara büyüye de bulanmıştır. İblisler Diyarı’nın adil hükümdarı Lord Juss, Cadılar’ın ihanetine karşı hem ailesini hem de hükmündeki toprakları korumak için sıradan birine imkânsız görünebilecek ancak yiğitler yiğidi bir savaşçının hakkından gelebileceği görevlerle dolu bir maceraya atılır. Ouroboros Yılanı ne kadar zaman geçerse geçsin hâlâ yapılacak şanlı işler ve edilecek kötülüklerin bulunduğunu öğütleyen şiir tadında bir kahramanlık övgüsüdür.
"Son daima başlangıçtadır ve başlangıç ebediyen sonda olacaktır."
Ouroboros Yılanı,ismi çok duyulmamış olsada diğer fantastik romanlara kıyasla dilinin sizi tatmin edeceğine inanıyorum.Aynı zamanda kendisi"Yüzüklerin Efendisi" serisinin yazarı Tolkien'i de etkilemiş kitaplardan biri olarak geçiyor.
Kitaptaki olaylar Merkür gezegeninde gerçekleşiyor. İskandinav mitolojisinden izlerini,iyinin ve kötünün keskin ayrımlarını okuyoruz.Ve kitabın ismi gibi daimi sonu ve başlangıcı hissettirerek bitiriyor yazar kitabı ,eğer mitolojiyi ve fantastik romanları seviyorsanız elinizden düşüremeyeceğiniz bir kitap..