Eberhard Grisebach

Eberhard GrisebachEdebiyat Bilimi'nin Yöntemleri yazarı
Yazar
0.0/10
0 Kişi
2
Okunma
0
Beğeni
349
Görüntülenme
Araştırmacı, yapacağı araştırmaya ilk olarak bir insan olarak, yani her şeyiyle katılmalıdır: "Manevi bilimlerde önemli rol oynayan anlama gücü, insanın her şeyidir. Manevi bilimlerdeki büyük başarılar, sadece zekanın gücünden kaynaklanmamakta, kaynağını insan hayatının gücünden de almaktadır.' Bilim adamı, zeka potansiyeli ile hayat potansiyeli arasında bir aracı bağlantı unsuru olmalıdır. Burada bilim adamı, kendi hayatının safhaları arasındaki ilişkiyi, devamlı göz önünde bulundurmalıdır. Analizler, safhaları birbirleriyle irtibatlı bir hayatın temelinde yapılmalıdır. İkinci olarak her eser, bir bütün olarak anlaşmalı, hiçbir parça, gerçeğin kesitinin yansıması şeklinde anlaşılmamalı, gerçekle bir bağlantı kurulmamalıdır. Edebiyat, bir taklit değil, tamamiyle düşünce mahsulüdür ve ne olursa olsun kendine has bir şekli vardır; kendi dünyasını kendi oluşturmaktadır. Dilthey'in düşünce tarihi ile ilgili görüşü şu şekildedir: "Edebiyat, kendinden önce var olan bir gerçeğin yansıması veya taklidi değildir. Estetik kabiliyet ise gerçekleri aşan ve hiçbir soyut düşüncede bulunmayan bir konunun üretilmesindeki güçtür."
Sayfa 26
Marx, polemik bir biçimde sözde özneye bağlı gerçek araştırması hakkında, yani esere bağlı olarak cereyan eden edebiyat bilimi hakkında şunları yazar: "Tıpkı öznenin hakkını çiğnediğiniz gibi nesnenin de hakkını çiğniyorsunuz. Gerçekleri soyut olarak kavrıyorsunuz ve düşünceyi, gerçekleri kuru kuruya kaydedenin kovuşturma hakimi durumuna getiriyorsunuz." İncelemeci, özneyi geçerli, nesneyi de geçerli ve kendine yararlı hale getirmelidir. Araştırmacı, hem kendisinin tarihi-toplumsal yerini, hem de eserin tarihi-toplumsal yerini dikkate almalıdır. Ancak tarihi ve toplumsal olanın birbirine bağlanması, ölü bir objektiviteyi aşabilir. Böylece aktualite ve pratik bağımlılık mümkün olabilir; bilim, birbiriyle ilişki içindeki kolektif bir hayata girebilir. "Hayatın akışında bilime kendi içinde bir maksat verilme sınırlılığı söz konusudur."
Sayfa 109
Reklam
Karşılıklı değişim ilişkisinin izini bulabilmek için Kozalite (nedensellik) yerine şartlılık konulabilir. Şartlılık, Determinizm ve Kozalitenin (nedensellik) yaptığı gibi pozitivizmin bilimsel kontrol edilebilirlik idealine uymayan ve deneysel açıdan basitçe ıspat edilemeyen bir ilişki değildir. Adorno bunu pozitivistler ve onların halefleri ile yaptığı tartışmalarda vurgulamıştır. Adorno, sadece sosyal alandaki olayları göz önünde bulundurmasına rağmen şu çerçevede düşünmektedir: "Hatlar uzatılırsa sosyal yapıya götürür. Gerçi unsurlarının çokluğu uğruna bu sosyal yapının bilimsel talimatlara uygun olarak ele alınması çok zordur, hatta imkansızdır. Fakat bu, bilimin dışında bırakıldığı takdirde yanlış sebep unsurları hesaba katılmalıdır; bundan da hakim olan ideoloji, düzenli olarak istifade eder." Ancak bu, doğru dürüst edebiyat-temel oranını karakterize eder. Burada açık veya gizli bir biçimde unsurların çokluğu ve bağlantı şekilleri ilave olunur. Şartlılık ilişkisinde, edebiyatta yeni bir şeye, ortaya çıkma imkanı verilmiştir. Şartlılık, tekrar bilincinin idealist bağımsızlığını getirmeden, üst yapıda hürriyet unsurunu oluşturur. Formül olarak şu ifade kullanılabilir: sosyo-ekonomik faktörler önemlidir, fakat mükemmel bir belirleme yapmazlar.
Sayfa 107
Resim