"Yememişsin." dedi hayal kırıklığıyla.
"Neyi?" dedim, üsteleyerek.
"Caanım tostunu, o kadar uğraştım, salçasını da Mehtap Teyzen'den almıştım, ev ya..."
Sustu. Çay doldurdu bardaklarımıza, tabağı öönümden çekti. Sıcaklığı ile salçayı iyice içine çekip nemlenmiş tosttan fazla bi ısırık aldı. Sola çevirdi lokmayı, sağa, tekrar sola...
Bir... İki... Üç...
Balkona çıktı. Görmüyorum artık onu. Durduğu köşeden süpürgeyi çekmiş olmalı, arkasına sıkıştırdığım gazete elinde, balkonun en ucuna seriyor onu, üstüne de biber saksısına koyuyor, uçmasın. Ellerine bulaşan salçadan tiksinerek ekmeği doğruyor...
Yavaş yavaş yürümeye başladım. Uyanmaya başlamış dünya. Korna sesleri artmış, gözleri hâlâ yumuk yumuk, yüzünde yastık izleriyle insanlar yola düşmeye başlamış. Nereye gideceğim ? İnsan nerede şöyle bir hayatını gözden geçirip, önündeki yıllar için kararlar alabilir ? Her şeyin içine senin sızdığın evde duramadım, nereye baksam seni gördüm, seni sorguladım. Özledim seni, dayanamayıp bilmem kaçıncı cevapsız aramayı yapmaktan, sayısız mesaj atmaktan korktum.
"Nasıl öğrendin birinin seni kurtarmayacağını, birini mi sevdin ?" diyor kevaşe, ben demedim mi, bunların hoşuna gider bu aşk meşk hikâyeleri. Nasıl da kuruldu, keyiflendi, bak bi de pasta söylüyo zilliye, deminden beri aklın nerdeydi ?
Herkese merhaba arkadaşlar. Geçenlerde bir kütüphane turu yapmalıyım demiştim ve yaptım. Kitapları baya inceledim ve bu kitap gözüme ilişti ve dikkatimi çekti. Hemen aldım. Güzel bir kitap aldığım gibi okudum hemen. Okunmaya da değer bir kitap. Kapakta çok hoş olmuş. Herkese tavsiye ediyorum.
Kitabın konusu ise: kadınların yaşam hikayelerinden, uzak bir hatıra ya da yakınlarda bir ağrı gibi yine bize ait olan parçacıkları seçerek gerilimi yüksek bir bağlam yaratıyor. Bu bağlam üzerinden baktığımız kadınlık deneyimleri, hikayelerin yeniden ve yeniden yazılabileceğini gösteriyor. Ebru Askan'ın öykü kişileri, kendi yaşam hikayelerinin çeşitlemeleriyle deneyimi zenginleştiriyor.