Ebu Ubeyd el- Kasım b. Sellam

İman yazarı
Yazar
10.0/10
6 Kişi
14
Okunma
2
Beğeni
649
Görüntülenme

Hakkında

Hicrî 154 (M. 771) yılında Herat’ta doğduğu tahmin edilmektedir. (Tebe-i Tabiin'dendir.) Dindar, vakarlı ve cömert bir kişi olan Ebû Ubeyd hadis, fıkıh, dil, edebiyat ve tarih gibi ilimlerde devrinin önde gelen sîmâlarındandı. Hadisi savunmada başarılı bir mücadele vermiş, çağdaşları ile daha sonra gelen âlimlerin ittifakla kabul ettiği gibi meşgul olduğu ilimlerin hemen hepsinde güvenilir bir âlim olduğunu ortaya koymuştur. Rakkalı hadis hâfızı ve edip Hilâl b. Alâ, "Allah’ın bu ümmete dört kişi bahşettiğini" söyleyerek bunlardan biri olan Ebû Ubeyd’in, "hadislerdeki garîb kelimeleri izah ettiğini ve insanları bu konuda hatadan kurtardığını" ifade etmiştir. İshak b. Râhûye, "Ebû Ubeyd’in her hususta kendilerinin en bilgini olduğunu ve ona ihtiyaç duyulduğunu" belirtmiştir. Rum (Bizans) asıllı olan babası Ezd kabilesinden bir kişinin âzatlısıydı. İlk öğrenimine Herat’taki bir sıbyan mektebinde (küttâb) başladı. 179’da (795) Herat’tan ayrılarak Kûfe ve Basra’daki fıkıh, hadis, tefsir ve dil âlimlerinin derslerine devam etti. Uzun bir tahsil hayatından sonra çeşitli ilimlere dair eserler kaleme aldı ve ardından Herat’a döndü. Burada Hârûnürreşîd’in valilerinden Herseme b. A‘yen onu çocuklarının eğitim ve öğretimiyle görevlendirdi. Daha sonra Merv’e giderek orada da bir süre benzeri bir görev yaptı. Vezir Tâhir b. Hüseyin Merv’e geldiğinde onunla tanıştı ve kendisini Sâmerrâ’ya götürdü. Ebû Ubeyd Sâmerrâ’da bir müddet kaldıktan sonra Bağdat’a gitti ve Vali Sâbit b. Nasr b. Mâlik’in çocuklarına hocalık yaptı. Aynı zamanda İmam Şâfiî’den fıkıh okuyarak onunla ilmî tartışmalarda bulundu. Ahmed b. Hanbel’in sohbetlerine katıldı. Kur’an ilimleri ve kıraatle meşgul olurken lugat ve nahiv âlimlerinden de faydalandı. Her biri farklı metot ve görüşleri benimseyen kırktan fazla âlimin derslerine devam etti. Kendilerinden Arap dili ve edebiyatı, ensâb gibi ilimler okuduğu hocaları arasında Ali b. Hamza el-Kisâî, İbnü’l-Kelbî diye tanınan Hişâm b. Muhammed, Ebû Amr eş-Şeybânî, Yahyâ b. Ziyâd el-Ferrâ, Ebû Ubeyde Ma‘mer b. Müsennâ ve Asmaî gibi meşhur âlimler yer almaktadır. Ayrıca Abdullah b. Mübârek, Süfyân b. Uyeyne, Yahyâ b. Saîd el-Kattân ve Abdurrahman b. Mehdî’den hadis okudu. Kırka yakın talebesinden ise Ahmed b. Hanbel, Ebû Hâtim es-Sicistânî, Buhârî, Tirmizî ve Belâzurî gibi tanınmış kişilerin isimleri zikredilmektedir. Ebû Ubeyd 224 yılı Muharrem ayında (Aralık 838) Mekke'de vefat etti ve Ca‘fer b. Ebû Tâlib’in evine defnedildi. 222 (836) veya 223’te (837) öldüğü de kaydedilmektedir.
Tam adı:
Ebû Ubeyd el-Kāsım b. Sellâm b. Miskîn el-Herevî
Unvan:
Arap dili ve edebiyatı, fıkıh, hadis ve kıraat âlimi
Doğum:
Herat, 771
Ölüm:
Aralık 838

Okurlar

2 okur beğendi.
14 okur okudu.
1 okur okuyor.
14 okur okuyacak.
1 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Ömer bin Tarık el-Mısri bize Abdullah bin Lühey'a ve Hars bin Yezid el-Hadrami'den şöyle nakletti: Hars bin Yezid dedi ki: - İbnl Huceyretü'ş-Şeyh'in şöyle dediğini işittim: Bana Ebu Zerr'in şöyle dediğini işiten nakletti: - Bir gece yahud sabaha kadar bir gece boyunca Rasulüllah (sav)'a arzedip durdum. Dedim ki; ey Allah'ın Rasulü, beni emir tayin etmez misin? O şöyle buyurdu: Şüphesiz emirlik bir emanettir. Emirlik, onu haklı olarak üzerine alan ve gereği olan vazifeleri yerine getirenler hariç, kıyamet gününde hasret ve pişmanlık olacaktır.(3) ****************************************** (3)- İslamda emirlik istemek ve bu hususta haris olmak neyhedllıniştir. Sahih hadis kitaplarında bu konuda, hadisler mevcuttur. Peygamberden nakledilen şu hadisi burada zikretmek yararlı olacaktır: «...Ebu Musa'l Eşari (r.a) şöyle dedi: Ben bir kere beraberimde amca oğullarımdan iki kişi ile birlikte Peygamber'in huzuruna girdim. Bu iki kişiden birisi: - Ey Allah'ın Rasulü! Aziz ve Celil olan Allah'ın seni tevllye ettiği vazifelerden biri üzerine bıeni memur tayin et, dedi. Öbürüsü de bunun gibi bir memuriyet istedi. Bunun üzerine Resulullah (sav): - Vallahi biz emirlik isteyen bir kimseyi ve imarette haris olan bir şahsı bu işler üzerine memur tayin etmeyiz, buyurdu. Hadisten anlaşılacağı üzere İslamda başkanlık, isteyene verilmez. Zira kendisinde başkanlık hırsı bulunanlar, bu tutkudan dolayı ehil sayılmamaktadırlar. Bu sebepledir ki Rasulullah (sav), Ebu Zerr'e bu mesuliyeti tevdi etmemiştir. (Çev.)
Sayfa 22 - Düşünce Yayınları
Yezid Bin Harun bize Muhammed Bin İshak Nafi ve İbni Ömer'den şöyle anlattı: İbni Ömer dedi ki: — Rasulüllah (sav) yerinden kalktığı zaman bir kimsenin yerine başka bir kimsenin oturmasını nehiy buyurdu. Ve şöyle dedi: Kim ki, (oturduğu yerden ayrıldıktan sonra tekrar) dönerse, o yere oturmaya daha haklıdır. (23) Dipnot : (23) Allahu alem bundan maksad şudur: Şayet yerinden ayrılan kimse dönmek üzere ayrılmışsa, o takdirde yerinde oturmak doğru olmaz. Ancak dönmemek üzere ayrılanın oturmuş olduğu yerde oturmak uygun olsa gerektir.
Sayfa 114
Reklam
Reklam