Bana çocukken sorduğum soruları hatırlatan bu kitabı bir haftadır herkese anlatıp okutmak istiyorum. Can gibi çocukların varlığını bilmek, onların sorularını büyük bir istekle cevaplamak, meraklarını gidermek ve hayal gücünü, gelişimini köreltmemek için…
Küçükken çatala neden çatal denildiğini, masaya neden masa denildiğini düşünürdüm. Sorularım tabii ki hep havada asılı kalırdı ve yanlarına bir sürü soru işareti eklenirdi. Can da böyle merak eden, sorgulayan, soran bir çocuk. Diğer çocuklardan biraz farklı. Dünyadaki sorunları düşünen, bu sorunları kendine dert edinen, erken yaşta olgunlaşan bir çocuk. Babasının aksine annesi Can’ı dinler, sorularına cevap verir. Can ise annesini çok sever. Can’ın aklında bir de sınıf arkadaşı Tahir vardır. Tahir, savaşın yıktığı bir şehirden gelmiştir ve savaşın etkileriyle bilmediği bir yerde büyümeye çalışır. Sessiz, çekingen, ürkek…
Can, bir gün babasının hediye ettiği formayla fantastik bir yolculuğa çıkar ve bizi dünya gerçekleriyle daha doğrusu sorunlarıyla yüz yüze bırakır.
“Dünya İçin Bir Şans” aile ilişkilerine, savaşlara, doğaya verilen zararlara, arkadaşlığa, anne sevgisine, mutluluğa, korkuya, kötülüğe küçük bir çocuğun gözünden bakan felsefik ve fantastik bir eser. “Küçük Prens” tadında bir eser okuduğumu söyleyebilirim. Çizimler ise muhteşem.
Kitabı okurken hem hüzünlendim hem de yer yer yüzüme bir gülümseme yerleşti. Okurken herbir duyguyu yaşıyorsunuz.
Son olarak “Dünya İçin Bir Şans” adlı kitabı 9 yaşından itibaren herkese öneriyorum. Ailelere ise mutlaka…