evde çocuk yetiştiren bir anneye: "evde ne iş yapıyorsun ki!" demek kadar içi boş bir cümle daha duymadım! Bir öğretmene, psikoloğa, çocuk gelişimcisine bu sözleri söyleyebilir misiniz? oysa bir anne bu mesleklerin hepsini tek başına icraa ediyor.
12 yaşında bir çocuk için çok büyük laflar edilmiş gibi ama yine de çocuk gelişimi açısından örnek alinacak durumlar var genel olarak güzeldi sonu hariç
AzezEdip Polat · İkinci Adam Yayınları · 201938 okunma
Yazarın ilk sayfalarda vermis olduğu dikkat dağınıklığı ile ilgili bilişsel aktivite galiba son sayfalara doğru ihtiyacımız olacağı için konulmuş. İsimler üzerinden orneklendirme yaparken son sayfalarda eşlerin ve çocukların isimlerini karıştırması bizimde kafamızın karışmasına sebep oluyor. Okunabilir bi kitap mı evet okunur ama diğer okuduğum cocuk gelişim kitaplarıyla kıyaslayamam.
Yazar Bismil köyüne bağlı çöltepe köyünde okumaya başladı
Ortaokulu Batman'da Liseyi de Diyarbakır'da okudu
Lise yıllarında bir kaç kez tutuklanan yazar 1980 askeri darbesinden evvel GENÇ EMEKÇİLER BİRLİĞİ DERNEĞİ'nin Diyarbakır şubesi yönetim kurulu üyeliğini yapmaya başlayınca bazı birimlerin gözüne battı ve yıllarca mahkum kaldı
Özellikle 1981-1984 yılları arasında savunmanın güçlüklerini anlatmak haftaları hatta ayları alıyordu
Suçsuz yere Diyarbakır zındanında işkence gören babalar ve oğullar kadınlar ve kızlar yüzü gözü şiş kan revan içinde yargı önüne çıkartılıyordu
Bir insanın kaldıramayacağı işkencelere maruz kalmıştı o suçsuz insanlar
Geceler gece gündüzler gündüz olmaktan çıkmıştı
Uykular bölünmüştü
Diyarbakır cezaevi üstünde Karabulutlar dolaşmaya başlamıştı
O zamanlar idam cezası alan Şükrü Göktaş şöyle dile geliyordu "ilk işkence uygulamalarını başlatan Havacı Başçavuş Mevlüt Akkoyun daha göreve başladığının ilk günü bütün koğuşlar basılmış tüm tutuklular dayaktan geçirilmişti dayak ve baskın faslı saatlerce sürerdi"
"Bana bakın şu sağ elimdeki değnek köteğimdir sol elimdeki zincirim ise tespihimdir*" Mevlüt Akkoyun
Dünyanın hangi ülkesinde mahkûmlara suçsuz yere işkence gören mahkûmlara cop sokulup başları foseptik çukuruna batırılmıştır işte bu mahkûmlara bu "statû" layık görülmüştü statüsüzlük statüleri vardı
Cezaevinin kuralları eğitimleri ve işkenceleri programlı beyin yıkama ve hafızayı yitirtmeye yönelikti
İTİRAFÇILIK: bu politikayla tutukluların bir birlerine düşman hale getirilmesi hedeflenmişti