İstiklal mahkemeleri 1927'de faaliyetlerine son vermiştir ama bu inkılaplara reaksiyon gösteren yerler ayrıca cezalandırılmıştır. Yozgat gibi Rize gibi Maraş gibi Kayseri gibi Konya gibi Bursa gibi bazı vilayetler bu inkılaplara karşı olan hareketlerdeki reaksiyonları sebebiyle cezalandırılmıştır, yatırım yapılmamıştır mesela. Yatırım yapılmayarak cezalandırılmıştır.
(...)
Yozgat, Ankara hükümetine karşı Çapanoğlu isyanıyla tanınan bir vilayet. Bu sebeple Ankara'nın husûmetini celbetmiş. Arkasından, zamanın reisicumhuru gittiği zaman kendisine layık vechile karşılamadığı, hatta bir rivayete göre yuhaladığı için cezalı şehirler statüsüne alınmıştır. Yozgat'a hiçbir yatırım yapılmamıştır. Hatta Ankara'dan Erzurum'a giden tren yolu bile Yozgat'ın içinden geçirilmemiştir dümdüz yol olduğu halde.
Çanakkale Harbi’nde askerin yemek listesi diye ellerde dolaşan bir menü var. Buna göre askere gün aşırı şekersiz üzüm hoşafı, buğday çorbası ve yarım ekmekten ibaret basit bir tayın veriliyormuş.
Elden ele gezen bu liste, bâzı askerî birliklerde “Çanakkale zaferini anlamak istemeyenlere anlatınız” altyazısıyla yemek-hanelere asılmakta; hatta 18 Mart’ta bâzı yerlerde millete bire bir bu menü çıkarılmaktadır.
Bu hayali liste, İlhan Selçuk’un Irak cephesinde geçen ve 1973’te basılan Yüzbaşı Selahattin’in Romanı kitabında geçer. Üstelik listenin üzerindeki tarihe bakılırsa bunun Çanakkale’den 2 sene sonra olduğu anlaşılır. Bâzı listelerde bunu fark edip tarihi 1915’e çekivermişler. Ama Çanakkale’de 43. Alay olmadı-ğından habersizdirler.
Genelkurmay arşivlerine göre, Çanakkale cephesinde bir aske-re verilen günlük tayın şöyledir:
Peksimet 600 gr
Bulgur ve Pirinç 150 gr
Çorbalık Konserveler 100 gr
Tereyağı ve Zeytinyağı 20 gr
Tuz 20 gr
Soğan ve Sarımsak 20 gr
Kuru Sebze 120 gr
Sebze Konserveleri 150 gr
Kuru Üzüm 50 gr
Çerez 250 gr
Kavurma, Pastırma, Sucuk ve Kuru Balık 125 gr
Et Konserveleri 200 gr
Zeytin ve Peynir 160 gr
Çay 1 gr
Şeker 10 gr
Sabun 9-10 gr
Gaz 30 gr
O devre âit hatıratlarda, gazetelerde tam aksi yazmasına rağmen, zaferin zor şartlar altında kazanıldığını anlatmak için neden bu gibi ajitasyonlara ihtiyaç duyulur, doğrusu anlamak zordur. Hamaset kokan bu gibi haberlerin, tarihi tahrif ve ecdadı tahkir etmekten başka bir işe yaramadığını bilmek lâzımdır.
Ölüler için ne geçmiş vardır ne de bugün. Ama yaşayanlar için yalnızca bugün ve yarın vardır. İşte bugünü ve yarını tayin edenin, dün, evvelki gün ve daha öncesi olduğunu kim bilebilir? Ancak dünü ve evvelini yaşamış, dünün ve evvelinin yaşanmasına katkıda bulunmuş, bugünlerin acılarına katlanmış; daha öncesini ise eski vesikalardan öğrenmiş, kendi tecrübe süzgecinden geçirmiş, tahlil ve hazmetmiş olanlar bilebilir. (