25 Şubat 1983’te Posof’ta doğdu. Gazi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü’nden “Hasan Ali Toptaş Romanlarında ‘Belirsizliğin Bilgeliği’: Bir Okuma Önerisi” başlıklı teziyle yüksek lisans derecesi aldı. Doğuş Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır.
Oğuz Atay için bir sempozyum'da (ölümünün 30. yılında Mimar Sinan Üniversitesi-2007) bir araya gelen eleştirmenlerin, akademisyenlerin, yazar ve sanatçıların Atay'la ve eserleriyle ilgili önemli saptama ve değerlendirmelerinden oluşuyor. Aynı zamanda Atay'ın #korkuyubeklerken yayımlandığı yıl verdiği bir radyo röportajının çözümlemesini de bu derlemede ilk kez okuma fırsatını buluyoruz. (Arka kapaktan)
Oğuz Atay için bir sempozyum'da; başlangıç ve sonunda yer alan ona yazılmış mektupları, #sadıkyalnızuçanlar 'ın panelde söylediği açılımları, #elifşafak 'ın Oğuz Atay'ın çocukları olduğumuz sözlerini ve Atay'ın radyo röportajını muhakkak okumalı.
Ölümünden (1977) yıllar sonra tekrar keşfedilen, Küçük Burjuva heveslileri ve Aydıncıklarla dalgasını mizaha yorulmuş güçlü ironisiyle kalemine yansıtarak geçen,, hakkında ulusal ve uluslararası yüzlerce tez, çalışma yapılan bir yazarı okumadan önce güzel paylaşımlar doğrusu.
Atay'ın hikayelerini okuma grubumda tartışmak için seçtiğim bu kaynakları (diğeri Korkuyu Beklerken Gelenler) Türk edebiyatının köşe taşı bu yazarını keşfetmek için bir ara durak sayın ve #tutunamayanlar 'dan başlayarak tüm eserlerini lütfen OKUYUN. Onun yapıtları bu ülke özelinde de insanı tüm yönleriyle anlamak sanki.
Yusuf Atılgan ile birlikte ölümsüz ve Nobel'lik saydığım, aykırı, bütünsel ve ilerici bir deneyim Oğuz Atay. 'Ben buradayım sevgili okurum, sen neredesin?' diye soran üstada hepimiz 'Buradayız' diyebilmeliyiz bence...
Sevgili Alef . Rüya ve hayâl arasında, karanlık bir ormanda geçen; arayışı ve sorgusu hiç bitmeyen; sonu belirsiz (ancak bu belirsizlik soru işaretleri oluşturmuyor); kimi zaman masalsı, kimi zamansa gerçekçi ögeler barındıran ilgi çekici bir postmodern roman. Bir kaçışla başlayan ve çocukluk zamanları ile hayatı ve bazen insan ilişkilerini de bu kaçış esnasında sorgulayan Alef, Ruşen'i arar ve ona ulaşmak ister. Bu esnada masallardan yazar ve şairlere, iyi insanlardan art niyetlilere, ormanın ve hayvanların sesinden kendi iç sesine kadar derin bir yolculuk yapar. Bir orman içindedir ancak bu ormanın sınırları belirsizdir, içindeki gerçeklik bulanıktır. Bu nedenle de sürükleyici ve merak uyandırıcı. Belli kalıplara takılı kalarak okuma yapanlar için bile şans verilmesi gereken bir kitap. Sınırları aşmaya yardımcı. "İyi ki okumuşum" dediklerimden, tavsiye ederim. Keyifli okumalar.
Bir sempozyum kitabı sonuçta, asla bir Oğuz Atay incelemesi değil. İçindeki çoğu yazı, herkesin Oğuz Atay’ı okuduğunda ilk düşüneceği şeyler. Hiçbir artısı, özelliği yok. Zaten kitabı yayına hazırlayan Handan İnci’yi sevmediğim için bu kitabı alıp ona katkı sağlamış olmak beni üzüyor.